Sardalye Sokağı
Kitap şöyle başlıyor: California'daki Monterey'de bulunan Sardalye Sokağı bir şiir, pis bir koku, sinir bozucu bir ses, özel bir ışık, bir tını, bir alışkanlık, bir geçmiş özlemi, bir hayal.
Bu giriş cümlesi, okudukça kafamızda netleşen Sardalye Sokağını anlatan en iyi cümle. Çünkü bu sokakta; dükkanında her şey bulunan Çinli bir bakkal, prensip sahibi Lola'nın yönettiği bir genelev, geniş borularda yaşayan çiftler, kurbağalar, kediler, köpekler, bir de günden güne güzelleştirdikleri, 'Palas' isimli depodan bozma bir evde yaşayan işsiz güçsüz Amerikalı 5 adam var.
![]() |
John Steinbeck |
Kitabın sonlarına doğru Doc'un Mac ve arkadaşlarının yaşamını nasıl gördüğü şu cümlelerle gün yüzüne çıkar:
'' Şunlara bak,'' dedi Doc, ''İşte bunlar gerçek filozoflar. Bana kalırsa,'' diye sürdürdü sözünü, ''Mack ve oğlanlar dünyada bugüne kadar olmuş her şeyi, muhtemelen de olacak her şeyi biliyorlar. Günümüz dünyasında sağ kalmayı diğer insanlardan çok daha iyi beceriyorlar. İnsanların hırs, gerginlik ve açgözlülük yüzünden kendini paraladığı bir dönemde, onlar gayet sakin. Şu sözde başarılı insanlarımızın tamamı hasta, mideleri kötü, ruhları kirli, oysa Mack'le oğlanlar sağlıklı ve tuhaf bir biçimde temiz. Canlarının istediğini yapabiliyorlar. İştahlarını, arzularını onlara başka tanımlar getirmeksizin, güzelce giderebiliyorlar.''
Bu paragrafa geldiğimde tam da aynı şeyi kafamda evirip çeviriyordum. İşsiz, derme çatma bir depoda yaşayan bu insanlar çoğu kimseden daha mutlu. Canları gezmek mi istedi, bir yerden araba bulup zaman, para, iş sıkıntısına kapılmadan sınırsız bir maceraya atılabiliyor, para ve mevki gibi hırsları zaten olmadığı için safça, bir kötülük düşünmeden yaşayabiliyorlar.
Devamında kitabın okumuş insanı Doc'tan yine altını çizdiren cümleler geliyor:
''Bana oldum olası garip gelmiştir,'' dedi Doc, ''İnsanlarda hayranlık duyduğumuz şeyler, kibarlık ve cömertlik, açık kalplilik, dürüstlük, anlayış ve duygudaşlık gibi nitelikler aynı zamanda sistemimizdeki arızanın da ayrılmaz parçaları. Nefret ettiğimiz özellikler, kurnazlık, hırs, açgözlülük, gaddarlık, bencillik ve menfaatçilik ise başarının anahtarları. İnsanoğlu ilkinin kalitesine hayranlık duyarken, ikincinin meyvelerine bayılıyor.''
Kitap hoş bir sonla bitiyor, biterken tahmin edebileceğiniz gibi şu Mack ve arkadaşlarının yaşadığı Palas'ı bir kez görmek, tüm mahallenin sevgilisi Doc'la da arkadaş olmak istiyorsunuz. İlk kez 1945'te yayınlanan bu kitap- pek çok klasiğin hissettirdiği gibi- coğrafya ve çağ fark etmeksizin değerlerin aynılığını ve değişen pek bir şeyin olmadığını hissettiriyor. Yine hırs,açgözlülük ve menfaatin başarıya götürdüğü bir dünyada Mack ve arkadaşları gibi basitçe yaşayıp mutlu olabilen insanlara gıpta ederek yaşamıyor muyuz?
Yorumlar
Yorum Gönder