Kayıtlar

Kasım, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Içedönükler için açık ofisler

Açık ofis kavramıyla tanışmam ilk ne zaman oldu bilmiyorum. Annem devlet dairesinde çalışıyordu, okul sırası gibi dizilmiş masalarda, nizam içinde, gürültüsü, telaşı eksik olmayan büyükçe bir alana onlarca kişi sığmıştı. Bu bilinçli düzen okul hayatımdan aklıma kazınmış olacak, hiç yadırgamıyordum. Arada bir küçük şaşkınlıklar yaşıyordum sadece. Oradan oraya seslenmelerin, daktilo faks gürültüsünün, susmayan telefonun arasında insan nasıl ciddi işler halleder aklım almıyordu. Okulda en azından sessizliği sağlamakla mükellef bir öğretmen vardı, annemin iş yerinin kaosu, susturulamazlığı garip geliyordu. Bir de zaman zaman, işlerin az olduğu dönem, masaaltında sürükleyici roman okuyan kadın sayısında artış olurdu. Onların bu gizli telaşı kalbimi kırardı biraz. İşi yokken başka masalara uğrayıp sohbet edebiliyorsa insan, kendi masasının üzerinde rahat rahat kitap da okuyabilmeli gibi gelirdi bana. Öyle anlarda, büyüyünce böyle bir iş ortamında çalışmayacağım diye düşünürdüm. Bunca telefon