Jump and the net will appear
Bu cümleyi bir yerde gördüm. Bu sıralar sevdim. Belki üç-beş ay sonra sevmem. Yalanmış, derim. Ağ falan yokmuş. İnsan bir cesaret atlayıverince dizi parçalanıyor, üstü başı toz oluyormuş. Ama belki de şöyle derim, Ağ da ne sağlammış! Bana her seferinde çok yüksekten atlıyormuşum gibi geliyor. Önce uzaktan görüyorum. Merak ediyorum. Düşünmesi bile hoşuma gidiyor. Sonra, Neden Olmasın, demeye başlıyorum. Aklıma yer ediyor. Ulaşana kadar zorluyorum. Ulaşmaya yakın korkmaya başlıyorum. Yüksekliği gözümü korkutuyor. Tepeleri sisli puslu, karanlık geliyor. Olduğum yerde, bildiğim karanlıkta durmanın huzur veren yanılsamasına kapılıyorum. Ama o, orada, gözümün önünde durmaya devam ediyor. Kendimi tutunduğu, sarıldığı her şeyi bırakmış çırılçıplak o yüksekliğe koştururken buluyorum sonunda. Kaybedilecekler, özlenecekler bir endişe bulutu olup tepemde dönüyor. Elimle savuşturuyorum. Bu hikayeyi bir yerden biliyorum. Defalarca aynısı gelmiş başıma. Defalarca birinin yaşadığı evin ikinc