Alelacele
Evden çıkmıyorum. Dışarının soğuğu, kalabalığı beni korkutuyor. Bizim sokağın dar yokuşundan inerken ayaklarım kayacak diye tedirgin olacağım. Haydi onu başarsam, ardından dik bir yokuş tırmanmam gerekecek, nihayet on beş dakika bunlara katlanırsam düz yolda yürümeyi hak edeceğim. Çarparak geçecekler yanımdan düz yolda. Alelacele. Bu lafın tüm hayatım olacağını tahmin eder miydim? Elleri kollarına karışarak, kırmızı bir suratla, zihninin düşünmesine dahi fırsat vermeden konuşmaya çalışır Alelacele. ''Hani şey işte....adını sen söyle'' Söylemeden bakarım suratına dik dik. Telaşla çırpınan gözlerini, sarkmış kırmızı yanaklarını incelerim. Alt dudağım çarpılır gibi gelir o sırada, düzeltmeye çalışırım. Alelacele'ye duyduğum öfkenin suratımda belirmesini istemem. Kafası karışık, cümleleri pazar yeri gibidir. Bir ton insan aynı anda konuşuyormuş gibi bakar gözleri nereye gideceğini şaşırarak. Nihayet beni seçer. Orada olduğumu kavrar. Bienalde karanlık odaya