Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hastane geceleri ve Jen

Resim
Jen karşımdaki yataktan tek bacağı yaralanmış bir hayvan gibi sekerek yatağımın ayakucuna uzandı. İçi katarakttan renk değiştirmiş ya da hastalıktan sulanmış yeşil gözlerini gözlerime dikti. Bir şey söylesin diye bekledim. Bir şey demeden son gücüyle kendini öne atıp pencerenin dibinde, yerde duran sarı sırt çantama uzandı. Aklından geçenleri merak ediyordum. Aradığı ne, çantada ne olduğunu sanıyor. O benim çantam, dedim İngilizce. Dediğime inanamaz gibi kafasını kaldırıp bana baktı. Gözlerinden derin bir kafa karışıklığı içinde olduğunu tam o an fark ettiğini anladım. Beni şaşırtan şekilde temiz bir İngilizce ile özür diledi, zayıf vücuduna meydan okuyan bir hızla yatağına ilerledi. Aramızdaki perdeden yatağının yarısını görebiliyordum. Pencerenin önüne, hemşirelerin yemeklerimizi servis ettiği dört tekerlekli kare masayı çekmişti. O masayı büyük bir huzursuzlukla ayakucundan baş ucuna, bazen odayı paylaştığımız diğer iki hastanın yataklarının önüne itiyordu. Yatağının ucuna oturu

Evden çalışmak- cesaret üzerine birtakım fikirler

Resim
 Neredeyse bir buçuk yıldır evden çalışıyorum. Kimi zaman saatlerce bilgisayarın başına geçemediğim oldu. Sürükleyici bir kitabı bırakamadım, canım sıkkındı balkonda oturdum, gelen geçene baktım. Mutfağı toparladım. Yürüyüşe çıktım. İçimden, şu an çalışmam gerekiyor hissini atamıyordum önceleri. Yürüyüşü kısa kesiyor, balkondan içeri koşup yarım kalan işlerimin başına oturuyordum. Bu vicdan muhasebesi midir, artık adı her neyse,  proje son tarihleri yüzünden gece 12ye kadar çevrimiçi olduğum günlerde hiç devreye girmiyordu. İçimden hiçbir zaman beni korumaya çalışan bir ses, şu an dinlenmen lazım, demedi. Yorulduğum anlarda bunun geçici bir dönem olduğunu, elimden geleni yapmam gerektiğini düşünüp rahatlıyor, hatta yoğun çalışmadan değişik bir haz duyuyordum.  Geçtiğimiz günlerde, on yedi farklı ülkeden çalışanımız olduğu için, hem çalışma saatleri hem de yaşadığımız bu çelişkiler hakkında konuştuk. Ortaya harmoni lafını attı deneyimli çalışanlardan biri. Dedi ki, ben özel hayat iş hay

Bilinç

Resim
  Önceden kendini iyileştirme işine ön yargıyla yaklaşırdım. Bana bilimsel temeli olmayan, insanın kendini olduğu gibi kabul etmeye cesaretlendiren birtakım özlü sözlerden ibaret olduğuna dair cahilce yorumlarım olurdu. İnsan bilmediğini kötülemeye ne meraklı.  Zamanla kendi deneyimlerimden düşünce gücünün, bir şeye inanıp inanmamanın gerçekle oynayabilen, etkileyici bir kuvveti olduğunu fark ettim. Düşüncelerimin gün içinde geçmişten geleceğe, takılıp kaldığım korkulara, gerçekleştiğinde düşündüğüm haliyle ilgisi olmayan birtakım senaryolara akıp gittiğini gözlemledim. Benim için bu gözlem ufuk açıcı bir deneyim oldu. Önceden düşündüğüm her şeyin beni tanımladığını, sezgisel olduğunu ve çok önemli anlamlara gelebileceğini varsayardım. Bütün düşüncelerimi dinler, sorgulamadan inanır, kendime neredeyse körü körüne güvenirdim. Takılıp kaldığım ve yanlışlığından emin olduğum bazı düşünceler bana bunların sandığım kadar bana ait olamayabileceğini, gerçeği yansıtamayabileceğini hatırlattı.

Yeni bir yaşam

Resim
Erkenden, uykum bitmiş halde uyandım. Havanın berraklığı, ısıtmayan ama tatlı güneş güzel yaz günlerini hatırlattı. Tiril tiril bir elbise giyip sahilde uyuyakalmayı, sonu denize çıkan yollarda bisiklete binmeyi,  sevdiğim biriyle yan yana renkli havlularda bir iki saat geçirip, sonra kendi hayallerimde kaybolmayı özledim. Temmuz muydu neydi, yanımda Morgane vardı, uzun uzun yürümüş dondurma sırası beklemiştik. Denize yarı çıplak girmiştik.  Çıplaklığın çıplaklık sayılmadığı bir plajdı. O kadar çok konuşmuştuk ki yelkenlileriyle denize açılan insanları izleyememiştim. Bir süre sonra Morgane'ın sesi arka planda kalmış, beni içinde bulunduğum sahilin renkleriyle başbaşa bırakmıştı. Yazmak hakkında konuşuyorduk, ikimiz de her zamankinden fazla okuyorduk. O yaz ilk kez, artık otuzlarımdayım diye düşünmüştüm. Daha içindeyken, bu yılların neşeli bir savurganlık, akılcı bir çılgınlık içinde geçeceğini anlıyordum. Her şeyi boşveremiyor ama maceradan maceraya koşabileceğimiz yılların da tam

YAZ

Resim
Kopenhag'da kış ne kadar kötüyse, yaz da bir o kadar büyüleyiciydi. Aradaki farkın derinliği beni hala şaşırtıyor. Depresyona girmemekle savaşır ve yapabileceğim her şeyden şüphe duyarken nasıl olup da baharla birlikte tüm hayallerimi gerçekleştirme arzusuyla dolmuştum.  Yukarıdaki gün Maria ve Kristine ile Christiana'daydık. Geçmişten, eski hayatımıza dair sevdiklerimizden ve sevmediklerimizden konuşmuştuk, hayatta olduğum için mutlu ve huzurlu olduğum bir andı. Hatta huzurdan da fazlası, kendimi oraya, konuştuklarımıza ait hissediyordum. Böyle bir insan olmak, böyle arkadaşlara sahip olmakla kendimi şanslı görüyordum.  Ufacık bir iki değişiklik ,insanı nasıl da neredeyse alıp uzaya fırlatmış kadar değiştiriyor. İçimizde gerçekleştirilmeyi bekleyen bir insan var, bunu hepimiz hissediyoruz. Bu mutlaka harika bir proje, herkes tarafından takdir edilecek bir iş olmayabilir. Bu çoğunlukla bir his bende. Eğer o tamamlandığım, her şeyin olması gerektiği gibi olduğu hissini kalbimde

Ameliyat, korona ve diğer korkular

Bir çocuk yürüyor önümüzdeki parktan. Senin için bir hikaye yazmak istiyorum. Biliyorum ki kimse yazmamıştır. İlk olurum. Konarım gönlüne. Bencilce hayallere kapılıyorum. Herkes bilir böyle şeyleri. İnanmayan taraflarımın kafası karışmış, gözlerim bunca zaman etrafını gören katı, yargılayıcı gözler değil. Bildiklerimi unutmuşum. Bildiklerimi unutup yeniden öğrenmeye çalışıyorum. Böyle demiştim sana. Korkuya yer yok. İçim yine bildik köşelerine sığınmaya çalışıyor. Bunca zaman ezberlediklerime koşuyorum. Sana da sıralıyorum bir bir; aşk geçici, şimdi bizi ülkeden ülkeye, karlı bir şehirden fırtınalı bir nehre sürükleyen tutkular uçacak. İnanmıyorsun. İnanmaman hoşuma gidiyor. Bu tatlı oyuna kapılıp gitmek istiyorum. O an içimden gelen şeyleri söylüyorum sana. Ölümsüz olmamız gerekmez. Kısa ama güzel bir hayat yaşayalım birlikte. Ebediyette bu kadar arzulanacak ne var. Herkesin istediğinin tam aksini istiyorum seninle. Az ve öz, birlikteyken tamamen birlikte bir hayat. Yalnızlıkl