Kayıtlar

Eylül, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Varlığım Türk varlığına...

Okula başlamadan önce en büyük zevkim mahalledeki koca dut ağaçlarına tırmanmaktı. Düşmekten, yaralanmaktan hiç korkmazdım. Futbolu severdim bir de sert oyun olduğundan, beni de aralarına alsalar diye gezinirdim futbol oynayan çocukların yanında. Bazen ''iyi hadi kaleye geç bari'' derlerdi. 7 yaşına gelmeden en az üç kere parmağım çıktı o yüzden. Okula başlayacağım yaz çok merak ettiğim, salak durumuna düşmemek için kimseye soramadığım bir şey vardı: Her şey iyi hoş da hangi zilde içeri girip hangisinde dersten çıkacağımızı nasıl bileceğiz? Ya ben herkes derse girerken yanlışlıkla dersten çıkarsam. Okul o zamanlar benim için evden duyduğum, sabahtan akşama sokağa yayılan zil sesi demekti. Hiç içeri girip bakmamıştım, neler olup bittiğini bilmiyordum. O yüzden çok fazla ve bir sürü değişik anlamı olan zil çalıyormuş gibi geliyordu. İyi ki kimseye sormamışım, okulun ilk haftası bütün sıkıntım bitti. Hep beraber girip hep beraber çıkıyormuşuz, istesem de bu kuralı bo

Bir monaco'nun 40 yıl hatırı vardır

Resim
Bu gece haddinden fazla romantikleşip , tek bir kişiye, hayatın bize yaptığı güzellikleri ikimiz de unutmayalım diye yazacağım.. Bunu da ben yapmayayım da  kim yapsın.. Sınıf arkadaşı olarak başlayıp, yakın arkadaş çevresi dediğimiz ucu açık kişiler topluluğuna girmekle tanıdık birbirimizi. Çok aynıyken çok farklıyız zannettik önceleri. Benim hayatıma yabancı bir kavram değil iyice tanıdıktan sonra çok sevmek, sahiplenmek. Biraz tanımayla olmuyor, neye inanır, neden korkar, nasıl mutlu olur detaylarıyla öğreneceksin. Az tanıyınca vazgeçmek kolay, vazgeçilmezler arasına saklamak lazım onu. eylül sonu 2013/ siyah -beyaz bir fotoğrafımız olsa da arkasına dolma kalemle bu tarihi atsak. Sonra bir gün dağılmış dolma kalemden eylül müydü ekim miydi uzun uzun tartışacak kadar bilemesek, eskise o fotoğraf. eylül sonu... Rennes nedenini anlayamadığımız derecede sıcak ve biz senin gelişine yoruyoruz bu yazdan kalma günleri. Gece geldin, çıkalım mı dedim, hayır demezsin ki ... Saint Anne,
Resim
ekim geliyor, şimdiden hüzünlenmeye başlayalım.

Rennes -şehirleri sevmek önemli 1

Burada hayat ilk günlerde çok hızlı ve telaşlıydı. Önümde olup bitecekleri düşünmekten , karşıma çıkan sorunları halletmeye çalışmaktan başka bir şey yapmıyordum. Kalacak yerimi ayarladığım gün  şehir merkezinde yaza özel hazırlanmış şezlonglara uzandım yarım saat . İnsanlar güneşleniyordu. Onlara bakmak bile huzur verdi.Yüzleri dertsiz tasasızdı; telaşlanmak, koşmak, geç kalmak, hayal kırıklığına uğramak nedir bilmez gibi. Kafalarını kurcalayan tek şey birazdan alacakları dondurmanın neli olacağı. En azından yanımda oturan çift dakikalarca bunu tartıştı. Bu kadar huzurlu yüzü bir arada görmek İstanbul’dan gelen birine fazla. Onlar gibi olmaya çalıştım yine de. Rölantiye aldım biraz, öyle derler ya . İlk defa o zaman etrafımı, eski binaları, geniş meydanları, insanları görebildim. Şehir bankalardan, yurtlardan, sekreterliklerden ibaret değilmiş. İlk defa o anda sevdim Rennes’i. Şehirleri sevmek önemli. Yanında çok huzurlu olamadığın biriyle uzun bir yolda yürümek gibi bazı şehirl