Çıplaklıktan Korkmamak
Yazmak istiyorum diyorum herkese. Soran, sormayan. Bir gün Lyon'da, on sekiz yaşındayım. Yarım yamalak Fransızcamla orada tanıştığım, uydurma bir karakter olmayan Pierre'le nehir kenarında yürürken, insanların hayallerini belki olur umuduyla yazdığı alçak bir duvar görüyorum. Kimse görmeden, yazmak istiyorum, yazıyorum. Yazar olmakla ilgili büyük bir takıntım yok. Sadece yazmak istiyorum. Hayati olan, ulaşmam gereken, sanki ulaşılabilecekmiş ve bana başkaları tarafından temin edilebilecek, hak görülebilecek bir eylemmiş gibi. Belki de sadece kendime söylüyorum. Ama bir kanıta ihtiyacım var. Yerden bulduğum tebeşire benzeyen bir taşla, diğer hayallerin arasına karalamak en büyük kanıt. Pierre'in gözünden kaçmıyor. Ne yazdın oraya diye soruyor. Yazmak istiyorum diyorum. Bu hayatta gerçekten istediğim tek şey ve ulaşamayacağıma da nedense her şeyden çok inandığım tek şey bu. Seneler sonra, on yılı aşkın, sayısını bilmediğim seneler sonra ,Pierre bana Facebook'tan mesaj a