Kar yağan günler
Kar yağışını eğer o gün oradan oraya koşmam gerekmiyorsa, bir köşede sakince oturup hayallere dalabileceksem seviyorum. Hayata bir dinginlik, romantizm, koşarak akan hayatın bu kadar koşmasının anlamsız olduğunu söyleyen bir ağırlık çöküyor. Kar tanelerinin birbiri ardına, aynı ritmde, usanmadan bir ritüeli tekrar edercesine düşmesinde ruhumuza iyi gelen bir şey var. Bizim hayatın içinde ettiğimiz tüm tekrarlara, ne olursa olsun akan zamana ve devam ettiğimiz günlere benziyor. Şikayet ettiğimiz her şeye, olabilir, sen devam et, bak biz nasıl ara vermeden akıp gidiyoruz der gibi. En azından ben böyle bir rahatlama, hafifleme hissediyorum karı izlerken. Kar yağdığında işi gücü bırakabilcek kadar şanslı bir gündeysem eğer, yapılacakları akşam saatine öteliyorum. Bugün mesela. Pencere kenarında bu güzel günü, bisikleti ve bebek arabası ile penceremin önünden geçen, renkli bereli, uzun montlu insanları izlemekten daha önemli bir işim yok. Önemli görünen her şey, bir süre sonra o kadar