Barış Bıçakçı, Tarihi Kırıntılar
Bir kitaptaki cümlelerin altını çizince insan biraz da kendinin altını çizmiş olmuyor mu? Ben böyleyim diyor kendine. Yıllar sonra, o kitabın varlığını bile neredeyse unutmuşken bir sayfa açıyor rastgele, altı çizili o cümle ile karşılaşıyor. O cümlede kendine dokunanı hatırlayıp aynaya bakmış gibi oluyor. Kitaplara yazıp çizmekten korkmuyorum. Tren yolculuğunu anlatan bir sayfa kenarında, ''bu sayfayı okurken ben de Eskişehir trenindeyim'' notunu görüyorum. O günü hatırlıyorum. Pencere kenarından uçsuz bucaksız, bir kartpostal gibi uzanan kara bakmıştım. Gözlerimi almıştı beyazlık. Yeryüzü zaman zaman, kendini yetenekli bir ressamın elinden çıkmışa benzettiğinde ve ben buna şahit olabildiğimde yaşamayı sevdiğimi düşünmüştüm. Hatta yaşamanın hakkının böyle bir çok ana şahit olmakla verilebileceğine inandırmıştım kendimi. Seyahat etmek üzerine düşünmüştüm yol boyu. Bunların hepsini benim için saklayıp koruyansa sayfa kenarındaki küçük bir cümleydi. Sait Faik'te