Kayıtlar

Şubat, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kırmızı Balıklardan Biri

Resim
36 yaşındaki bir adam, Guylain Vignolles'ün etrafında dönen bir hikaye bu kadar yaratıcı karakterlerle ve sevimli halde anlatılabilir miydi bilmiyorum. Yazarın RFI radyosunda röportajını dinledim; amacım saklı kalmış, bahsedilmeyen karakterlerden bahsetmek ve bir alışveriş merkezinde 'tuvaletçi' bir kadının yazmayı sevebileceğini, bir bekçinin tiyatro sevebileceğini göstermekti diyor.  Hep aynı şeyleri okumaktan bunalmış, klasik aşklar, büyük evler ve bitmek bilmeyen hırslarla çevrili bir dünyada Guylain'in kırmızı balığı gibi birbirine benzeyen binlerce balıkla kendi halinde hayatta kalmaya çalışırken bir masal dinler gibi okudum bu romanı.   Guylain'in ve Julie'nin patron nefretini, edebiyata duydukları aşkı, Guylain'in kitapları yok ettiği işine katlanabilmek için banliyö treninde makineden kurtardığı sayfaları okuduğu seanslarına bayıldım. Kendimi kitaptaki sıradan kırmızı balık gibi hissettiğim her gün Julie gibi yazmaya, tüm nefrete ve

Pireler vs Dimitri

Resim
Dün Dimitri için zor bir gündü. İki ay önce başlayan pire probleminin tam olarak geçmediğinden şüphelenip herhalde enseye bir ilaç damlatır rahatlığıyla veterinere gittik. Dimitri veterinerde çok sakindir, iğneden asla korkmaz. Koyulduğu yere rahatça uzanır, korkusuzca gözlerini etrafa diker. Dün yine öyle başladı. Veteriner, nasıl olsa sakin kedi rahatlığıyla bizimkini tarayıp pire durumunu anlamaya çalıştı. Baktı problem büyümüş,gözümüzü korkuttu. Koşa koşa eve dönüp ne varsa yıkamayı, her yeri çamaşır suyuyla silip eve asla ayakkabı sokmamayı tasarlıyordum. Dimitri'yi köpük köpük ilaçlama kısmına gelince ortamdaki dört kişiyi çaresiz bırakan bir cinnet hali yaşandı.  Stajyer, veteriner ve Öznur pati, bacak demeden çıldırmış Dimitri'ye hakim olmaya çalışırken ben şok halde bizimkinin çığlıklarını dinliyordum. Öznur soğuk terler döktü, biliyorum şokta. Benim gözlerim doldu, bir an önce eski haline dönsün diye bekliyorum. Dimitri fazlasıyla saldırır, insanın gözünün yaşına b

Bir aşk hikayesi

Resim
14 Şubat'ta Beşiktaş Çarşı'dan geçiyordum. Mor ışıkları, düdükleri, pankartları ile neşeli bir grup kadın bir aradaydı. Uzun zaman sonra gördüğüm ilk neşeli, renkli sokak hareketi. Heyecanlandım. Kenarda durdum, içim mutlulukla doldu. Mor kumaşlara sardıkları bildirilerinden dağıttılar. Bildiri aşk neydi diyordu: Aşk sevdiği için öleceğini söyleyen erkeklerin sevdiğini öldürmesi mi? Yılın diğer günlerini, hayatını seni 'sevenin' arzularına göre kurgulayarak geçirirken, yılın belli bir gününde bunun için pahalı bir hediyeyle ödüllendirilmek mi? Tüm seviyorum'ların yükü paylaşılmayan bulaşığa, yemeğe, ütüye, çamaşıra, çocuk bakımına çıkması mı? Ortaokuldayken anneme doğum günü olan 14 Şubat'ta ekmek saklama kabı almıştım. Çok sevinecek diye de heyecanlanmıştım. Annem ekmek koleksiyoncusu, ekmek canavarı falan olmadığı için hediyeme deliler gibi sevinmedi tabii, küçük kızım düşünmüş de bana hediye almış demiştir en fazla.  Hala bütün reklamlarda anne=

14 Şubat'lardan bir 14 Şubat

Resim
Google bugün O'larını kalp yapmış. Ben de masa takvimimde 14'ü pembe kalpledim. Hava gri, pencereden boş bir inşaata bakıyorum. Ofisin burada olacak demeseler ayak basmayacağım bir yer. Şehrin tüm çirkinliği, zorluğu, yalnızlığı burada birikmiş. Kısacası iyi hissetmek için çaba göstermek gereken günlerden. İki gün önce annem geldi. Dimitri, annem, Öznur ve ben evin içinde dans edercesine yaşıyoruz. Ben sabahın köründe çıkarken yalnız Dimitri uyanık. Akşama kadar onlar yok, Dimitri uyuyor. Ben geliyorum annem sinemada, Öznur okulda, Dimitri evde hasretle bizi bekliyor. Didişiyoruz, günlük sorunlardan bahsediyoruz, plan yapıyoruz; yarın akşam nereye gidelim, ne yiyelim. Buz gibi hava tüm hevesimizi kaçırıp Eskişehir soğuğundan gelen annemi hasta ediyor. Bu sabah korkunç manzarama ve gri bulutlara inat, her ay en az bir yazı yazması için sonsuz baskı yaptığım Diren'in gözümden kaçmış eski yazdıklarına kapıldım. 2010-2009-2008 diye bitmesini istemeyerek geri gittim. Dire