Kayıtlar

Ocak, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Saray binasına veda niyetine

Resim
Anılar, hatıralar, tüm yaşanmışlıklar beni hep derinden etkiler. Kolaylıkla unutmam, dönüp dolaşıp kalemimin ucuna gelir . Sabahları yatağından çıkıp hayata iyi kötü bir şekilde başlayan insanı onlar yaratır. Geçmiş ve gelecek birlik olup attığımız her adımı, aldığımız her tadı şekillendirir. Gördüklerimizi, dokunduklarımızı, ait olduğumuza inandığımız yerleri asla unutmayız. Bu akşam,  üniversite tercihimi yapmadan hemen önce tanıştığım, o 'süslü salon' daki odalardan birinde öğrencisi olmaya karar verdiğim Galatasaray Üniversitesi' nin kalbi, canı ciğeri, en güzel en hatıra dolu binası yandı 3 saat içinde. Acıyla seyrettik. İçten içe kızdık,zamanı geriye almak istedik. Kötü bir rüyadır belki dedik ama yok değil. Öyle gerçek ki şimdi gönül rahatlığıyla uykuya dalmamı engelliyor. O binada geçirdiğim 6 sene boyunca, koridorlarında yürürken ne kadar şanslı olduğumu düşünürdüm. Böyle ince işlemeleri, yüksek tavanı, görkemli avizeleriyle her yani tarih kokan bir binada
En güçlü duygular bile unutmaya çok müsait. Değer verdiğin her şeyi bir gün bir köşeye atıp unutabiliyorsun. Bu unutkanlık hali tamamen unutmakla aynı şey olmasa da bir çeşit bilinçsiz boşvermişlik. En son tatilde ailemin yanına gittiğimde, ne kadar uzun bir süre bu bilinçsiz boşvermişliğin tatlı-yalancı uykusuna kapılıp gittiğimi fark ettim. Onlar olmadan yaşamaya alıştığım her kişi, eşya ya da anı da benden umudu kesmiş; hayatına unutulmanın verdiği buruklukla da olsa devam etmiş. Kitaplarımı koyduğum köşede unutmuşum; başka bir el değmemiş..Kitabın en korktuğu el değmeden yaşlanmaktır.. Onları insanları sevdiğim gibi aşkla tutkuyla, dokunmanın ve koklamanın hazzıyla severim oysa. Asla tek kişi değildirler. İçlerinde şövalyeler, kontlar, budalalar, işçiler, güzel kadınlar, sanatçılar, umutsuz insanlar vardır. Hepsine ayrı ayrı hayran olurum. Kıskanmam ama kimseden. Keşke kitaplık kitaplık, ev ev gezseler.. Artık hiç giymediğim kıyafetler bir başka tarafta.. Bir 'buluşma kaz
Resim
Çukurcuma’daki Dalgıç çıkmazı  sokağından dönünce  hemen aşağıda pembe  tabelaya yazılmış Masumiyet kelimesi gözüme çarpıyor. Bir gülümseme kaplıyor yüzümü. Masumiyet kelimesi insanı gülümsetir çünkü; ilk aşkını, eski bir mahalle bakkalını,dut ağaçlarına tırmanılan günleri, komşunun yakışıklı oğlunu hatırlatır.                                                         Vişne çürüğü renginde bu üç katlı eski apartmanı görür görmez sevdim. Çukurcuma’da olmasından belki; sıra sıra dizilmiş antikacıların, zorlu yokuşların, o yokuşlara rağmen sokak aralarında top oynamaya çalışan çocukların varlığı beni, elli altmış yıl öncesinin kitaplardan tanıdığım İstanbul’una götürdü. Sait Faik’le gezmeyi çok severdim İstanbul’u; mahalle kahvelerine gider, sokaklarda birtakım insanlarla karşılaşır, bulduğumuz bir köşeye otururduk. O,yazmasa deli olacakmış gibi yazardı..Sonra Aylak Adam’la İstanbul sokaklarında başıboş gezmeye alıştım. Tramvaya bindik, bir kadının peşine takıldık, akşama kadar yür