Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sevdiğim Kadınlar

Resim
Evini gittiği yere taşıyan kadınlar Ressam: Brian Kershisnik Birbirinin kuaförü olanlar Ressam: Lado Tevdoradze Kaynak: https://kuman-art.blogspot.com/2012/02/lado-tevdoradze.html Kedili kitaplılar Pencereden Bakanlar Sanatçı: Malcolm T.Liepke Pop art kadınlar Sanatçı: Hülya Özdemir Kaynak: https://lillebjorn.sopsy.com/kategori/watercolour-suluboya/41317 Kitap peşinde koşanlar Çizer: Amanda Oleander Kaynak:https://www.amandaoleander.com/blog/ Renkli saçlı ve gözlüklüler Kaynak:https://josefinaschargo.com/Notoria

Otobüste Kunduzlar

Resim
Ulaşım için dünyada yalnızca otobüs  alternatifi kalsa muhtemelen ben hayatta kalamayanlardan olurum. Otobüslerde bir ittirmek mücadelesi başlamış. Çantanı, elindeki eşyayı, sırtını, tutunmak için uzattığın kolu çaktırmadan, hiç farkında değilmiş gibi ittiriyorlar. En ilginç yanı da bu. Farkında değişmiş gibi yapmak zamanla öğrenilen bir tutum haline gelmiş. Çünkü arkamı döndüğümde sırtıma güya bilinçsizce yaslananı bir şekilde görsem, o kişi gözlerimin içine baka baka bu kadar rahat yaslanmaya devam edemeyebileceğinden korkuyor. O yüzden çeşitli şekillerde gerçekleşen bu ittirme eylemi genelde çaktırmadan yapılıyor. Dün akşam cam kenarında ayakta, kendimi sağlama aldığımı düşündüğüm halde orta yaşlı dinç bir kadın tarafından sırt çantama yaslanılarak ittirildiğimi fark ettiğimde daha büyük şaşkınlık yaşadım. Benden iri ve uzun erkeklerin güçlerine güvenerek, yaşlı teyze ve amcaların kendilerine has huysuzluklarıyla ittirdiklerine bolca şahit olmuştum. Ama bu yeniydi. Hem genç, h

Konu: Yıldızlara içmek hk. ACİLLL !!

Resim
                 Gün içinde yedi yüz otuz altı mail aldığını biliyorum. Bunu çorba ile tatlı arasında öyle çok söyledin ki sana mail atan ve yazdıklarını asla anlamayan aptallardan hepimiz nefret etmeye başladık.   Ne yazık ki mektup yazmayı dokuz yaşında, ‘’can you fill me’’   olayından sonra kırık bir kalple bıraktım. Mektup arkadaşıyla İngilizce öğrenmeye çalışmak kötü fikirdi, Avrupa’ya açılabilecekken, bir ay boyunca bulutları aşıp gelemeyen, ‘’demek istediğini anlamadım’’ cevabı neden sonra yıldırım gibi mutfak masamıza, elektrik faturasının yanına düştü. Mektup çağının sonunu işte bu gibi olaylar hızlandırdı. Başlığa duyduğun nefret yüzünden, dik bakışlarının yok edici gücüyle ekranın parçalandığını hayal etme, günü kurtarsın diye sana verecekleri bir bilgisayar, elbet bilgi işlem ofisinin kuytu köşesinde saklanıyordur. Senden en kısa sürede ‘’mailiniz spam’e düşmüş’’le başlayan bir cevap bekliyorum.       Burada tek katlı ahşap evde, odamı Yunan bir kızla paylaşıyorum

Kırmızı Balıklardan Biri

Resim
36 yaşındaki bir adam, Guylain Vignolles'ün etrafında dönen bir hikaye bu kadar yaratıcı karakterlerle ve sevimli halde anlatılabilir miydi bilmiyorum. Yazarın RFI radyosunda röportajını dinledim; amacım saklı kalmış, bahsedilmeyen karakterlerden bahsetmek ve bir alışveriş merkezinde 'tuvaletçi' bir kadının yazmayı sevebileceğini, bir bekçinin tiyatro sevebileceğini göstermekti diyor.  Hep aynı şeyleri okumaktan bunalmış, klasik aşklar, büyük evler ve bitmek bilmeyen hırslarla çevrili bir dünyada Guylain'in kırmızı balığı gibi birbirine benzeyen binlerce balıkla kendi halinde hayatta kalmaya çalışırken bir masal dinler gibi okudum bu romanı.   Guylain'in ve Julie'nin patron nefretini, edebiyata duydukları aşkı, Guylain'in kitapları yok ettiği işine katlanabilmek için banliyö treninde makineden kurtardığı sayfaları okuduğu seanslarına bayıldım. Kendimi kitaptaki sıradan kırmızı balık gibi hissettiğim her gün Julie gibi yazmaya, tüm nefrete ve

Pireler vs Dimitri

Resim
Dün Dimitri için zor bir gündü. İki ay önce başlayan pire probleminin tam olarak geçmediğinden şüphelenip herhalde enseye bir ilaç damlatır rahatlığıyla veterinere gittik. Dimitri veterinerde çok sakindir, iğneden asla korkmaz. Koyulduğu yere rahatça uzanır, korkusuzca gözlerini etrafa diker. Dün yine öyle başladı. Veteriner, nasıl olsa sakin kedi rahatlığıyla bizimkini tarayıp pire durumunu anlamaya çalıştı. Baktı problem büyümüş,gözümüzü korkuttu. Koşa koşa eve dönüp ne varsa yıkamayı, her yeri çamaşır suyuyla silip eve asla ayakkabı sokmamayı tasarlıyordum. Dimitri'yi köpük köpük ilaçlama kısmına gelince ortamdaki dört kişiyi çaresiz bırakan bir cinnet hali yaşandı.  Stajyer, veteriner ve Öznur pati, bacak demeden çıldırmış Dimitri'ye hakim olmaya çalışırken ben şok halde bizimkinin çığlıklarını dinliyordum. Öznur soğuk terler döktü, biliyorum şokta. Benim gözlerim doldu, bir an önce eski haline dönsün diye bekliyorum. Dimitri fazlasıyla saldırır, insanın gözünün yaşına b

Bir aşk hikayesi

Resim
14 Şubat'ta Beşiktaş Çarşı'dan geçiyordum. Mor ışıkları, düdükleri, pankartları ile neşeli bir grup kadın bir aradaydı. Uzun zaman sonra gördüğüm ilk neşeli, renkli sokak hareketi. Heyecanlandım. Kenarda durdum, içim mutlulukla doldu. Mor kumaşlara sardıkları bildirilerinden dağıttılar. Bildiri aşk neydi diyordu: Aşk sevdiği için öleceğini söyleyen erkeklerin sevdiğini öldürmesi mi? Yılın diğer günlerini, hayatını seni 'sevenin' arzularına göre kurgulayarak geçirirken, yılın belli bir gününde bunun için pahalı bir hediyeyle ödüllendirilmek mi? Tüm seviyorum'ların yükü paylaşılmayan bulaşığa, yemeğe, ütüye, çamaşıra, çocuk bakımına çıkması mı? Ortaokuldayken anneme doğum günü olan 14 Şubat'ta ekmek saklama kabı almıştım. Çok sevinecek diye de heyecanlanmıştım. Annem ekmek koleksiyoncusu, ekmek canavarı falan olmadığı için hediyeme deliler gibi sevinmedi tabii, küçük kızım düşünmüş de bana hediye almış demiştir en fazla.  Hala bütün reklamlarda anne=

14 Şubat'lardan bir 14 Şubat

Resim
Google bugün O'larını kalp yapmış. Ben de masa takvimimde 14'ü pembe kalpledim. Hava gri, pencereden boş bir inşaata bakıyorum. Ofisin burada olacak demeseler ayak basmayacağım bir yer. Şehrin tüm çirkinliği, zorluğu, yalnızlığı burada birikmiş. Kısacası iyi hissetmek için çaba göstermek gereken günlerden. İki gün önce annem geldi. Dimitri, annem, Öznur ve ben evin içinde dans edercesine yaşıyoruz. Ben sabahın köründe çıkarken yalnız Dimitri uyanık. Akşama kadar onlar yok, Dimitri uyuyor. Ben geliyorum annem sinemada, Öznur okulda, Dimitri evde hasretle bizi bekliyor. Didişiyoruz, günlük sorunlardan bahsediyoruz, plan yapıyoruz; yarın akşam nereye gidelim, ne yiyelim. Buz gibi hava tüm hevesimizi kaçırıp Eskişehir soğuğundan gelen annemi hasta ediyor. Bu sabah korkunç manzarama ve gri bulutlara inat, her ay en az bir yazı yazması için sonsuz baskı yaptığım Diren'in gözümden kaçmış eski yazdıklarına kapıldım. 2010-2009-2008 diye bitmesini istemeyerek geri gittim. Dire

Başka Sinema Filmleri 2017

Resim
2017'de Başka Sinema sağ olsun, iş çıkışları ve hafta sonları ne yapacağımla alakalı sıkıntım hiç olmadı.  Seanslar ve sinemalar tam benlikti. İş çıkışı gösterilen filme göre Beyoğlu Beyoğlu/ Beyoğlu Pera, Levent Metrocity Sinema Pink ya da SineBU yollarına düşüyordum.  Beyoğlu/Pera 'nın girişindeki posterleri, seansların elle yazılışını, tahta iskemleli çay salonunu seviyordum.  SineBU 'nun üst kattaki geniş koltuklu, kahve kokulu bekleme odasını, sinemayı öğrencilerin işletmesini ve öğrenciye 3 lira olmasını, geç kalan sürekli konuşan insanların SineBU'da az oluşunu ( ama salon çok dar) Metrocity Sinema Pink 'in de Başka Sinemacılara ayrılmış 7 nolu salonunu, geniş tek kişilik koltuk imkanını, orada hep aynı koltuğu seçebilmemi (C7), bir metroyla soğuk kış akşamlarında AVM'nin önüne çıkabilmeyi seviyordum. Yine de bu üçü arasında dar, rahatsız salonuna rağmen beni en iyi hissettiren SineBU'ydu. Okuma odasının ağaç manzarası ve orta sehpada

''GIRLS'' VE ''THIS IS US''

Resim
Yalnızca iki dizi izliyorum; biri bitti, diğeri de sadece iki sezon olduğu için bitmek üzere. ''Girls'' ü işsiz bir dönemde ailemin yanında yaşarken keşfettim. Yüksek lisanstan dönmüştüm, yorgundum, çalışma fikri beni öldürüyordu, bir yandan çalışmam  lazımmış gibi geliyordu. Her sabah sokakların, aceleyle yürüyen iyi giyimli insanlarla dolduğunu görüp nereye gittiklerini merak ediyordum. Nasıl bir ofisleri var, bütün gün ne yapıyorlar? Birileriyle iletişim halinde olmayı özlüyordum sanırım. İş, ne yapıyorsan yap, kapıdan içeri adımını attığın an,insanlarla konuşma zorunluluğu yaratıyor. Bu, çoğu zaman nefret edilen içi boş sohbetlere sebep verdiği gibi bazen gülümseten, iç sızlatan küçük anlar da doğuruyor. ''Günaydın Hüseyin abi, küçük kızın proje ödevini halledebildiniz mi?'' Bu cümledeki projenin ne olduğunu merak ettiğim zamanlar oluyordu. Hüseyin abi ve ailesinin evini, kızının okulunu. Hepsi aynı gibi gelse de bana öyle gelmiyordu. Uzun süreli

Dünyayı iyi hale getiren insanlar

Resim
Hayatta birtakım kaygılara iyi gelen insanlar var. Onlarla görüşünce dünya, zorlanmadan dönen, soğuk kışların kalın örgü kazaklarla rengarenk atlatıldığı, yazın ansızın bir uçak biletiyle gelip seni gidemem sandığın bir yere sürüklediği, çok da ehemmiyet verilmeyecek bir yer haline geliyor. Dünyayı bir tek böyle olduğunda seviyorum. Yağmurunu çamurunu romantik bir aşk hikayesine, kuru sıcağını koca top bir dondurmaya çevirebildiğimde. 2018'e girmeden bir gün önce dünyayı iyi hale getiren insanlarla buluştum. Aylardır başlık halinde bir köşeye not ettiğim konuları bir çırpıda anlattım, merak ettiklerimi dinledim. Konuşurken hayat tüy gibi hafif, rengarenk ve çok net göründü. O ana kadar sebebini anlayamadan beni esir eden kaygılar patır patır döküldü. Aynı yeri kaşıyıp durmaktan kurtuldum. Hatta şöyle dedim: Kışı bile seviyorum. Kışı bile seviyorum, hayallerimi yazdığım ve ulaşamasam da yazıp duracağım orta boy defterlerim var. Her ne kadar hayatı yılların açıp kapadığı, bitiş