Kayıtlar

Ocak, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tatlı Perşembe

Resim
Bazen bilmemek güzel bir sürpriz olarak dönebiliyor insana. Sardalye Sokağı'nı bitirdiğimde bazı karakterlerden ayrılmak zor gelmişti. Doc'u biraz daha tanımak, Mack ve arkadaşlarıyla biraz daha vakit geçirebilmek  istemiştim. Meğer imkansızı istemiyormuşum. Tatlı Perşembe'nin, Sardalye Sokağı'nın devamı olduğunu anlamam çok da zor olmadı. Koşa koşa gittim aldım. Ve bir solukta bitirdim. Hem de bir üçlemeymiş: 1. Yukarı Mahalle 2. Sardalye Sokağı 3. Tatlı Perşembe Farkında olmadan ilk kitabı lise yıllarımda okumuştum. Kısacası kural-sınır tanımadan ilerlemişim. Son kitapta Doc varoluş bunalımlarına giriyor, hikayeye güçlü-saf kadın karakter Lucy giriyor. 2. kitapta olup burada olmayan, 2. Dünya Savaşı sonrası mahalleden ayrılıp başka yörelere göçmüş insanlar var. Bakkal değişmiş mesela, genelevin yeni sahibi de öyle. Bir de Aşk var. Suzy'nin hikaye girişinden belli oluyor. Bu kitapta sıkça altını çizdiğim cümleler genelevin yeni sahibi Fauna'nın Suzy

Sardalye Sokağı

Resim
Kitap şöyle başlıyor: California'daki Monterey'de bulunan Sardalye Sokağı bir şiir, pis bir koku, sinir bozucu bir ses, özel bir ışık, bir tını, bir alışkanlık, bir geçmiş özlemi, bir hayal. Bu giriş cümlesi, okudukça kafamızda netleşen Sardalye Sokağını anlatan en iyi cümle. Çünkü bu sokakta; dükkanında her şey bulunan Çinli bir bakkal, prensip sahibi Lola'nın yönettiği bir genelev, geniş borularda yaşayan çiftler, kurbağalar, kediler, köpekler, bir de günden güne güzelleştirdikleri, 'Palas' isimli depodan bozma bir evde yaşayan işsiz güçsüz Amerikalı 5 adam var.  Kitabın ilk kısmında birbirine bağlanan hikayelerle Sardalye Sokağı sakinlerini tanıyoruz. En çok da Palas'ta yaşayan Mack ve arkadaşlarını. İşsiz güçsüz takılan bu 'kaybedenler' topluluğu hallerinden memnun. Palas'ın hemen ilerisinde bir bilim insanı olan Doc için kurbağa topluyor, maceralara atılıyor, başlarını durmadan belaya sokuyorlar. Hiçbiri kısa süreli işler dışında bir işe g