Saray binasına veda niyetine



Anılar, hatıralar, tüm yaşanmışlıklar beni hep derinden etkiler. Kolaylıkla unutmam, dönüp dolaşıp kalemimin ucuna gelir . Sabahları yatağından çıkıp hayata iyi kötü bir şekilde başlayan insanı onlar yaratır.
Geçmiş ve gelecek birlik olup attığımız her adımı, aldığımız her tadı şekillendirir. Gördüklerimizi, dokunduklarımızı, ait olduğumuza inandığımız yerleri asla unutmayız.
Bu akşam,  üniversite tercihimi yapmadan hemen önce tanıştığım, o 'süslü salon' daki odalardan birinde öğrencisi olmaya karar verdiğim Galatasaray Üniversitesi' nin kalbi, canı ciğeri, en güzel en hatıra dolu binası yandı 3 saat içinde. Acıyla seyrettik. İçten içe kızdık,zamanı geriye almak istedik. Kötü bir rüyadır belki dedik ama yok değil. Öyle gerçek ki şimdi gönül rahatlığıyla uykuya dalmamı engelliyor.

O binada geçirdiğim 6 sene boyunca, koridorlarında yürürken ne kadar şanslı olduğumu düşünürdüm. Böyle ince işlemeleri, yüksek tavanı, görkemli avizeleriyle her yani tarih kokan bir binada rahatça gezinebilmek, derslere girmek çok şaşırtıcıydı  bu zamana kadar benim için ; sahip olduğum ve değerini bildiğim bir ayrıcalıktı ; tarihin koridorlarında ayağımın altında ahşabın gıcırtısıyla  yürüyebilmekti...

Okulun yurdunda kaldığım ilk sene herkes evine dönünce okul bizim olurdu. Tam anlamıyla sarayda yaşamak dedikleri! Hava iyi kötü dinlemez köprüyü karşımıza alır otururduk akşamları.. Binalar,kediler, biz..O günlerde okulu yuvam benimsedim. Bir gece yarısı şimdi yanmış binanın tuvaletinde ağladım ilk defa terk edildiğimde. Süslü salon geceleri çok görkemlidir, uğruna ağladıkların daha bir değerli hale gelir.

Daha bu sene  burada,  fakülte sekreterliğinde bir belge için bekledim 3 saat, oturduğum yerden kımıldamadan ;sadece küçük bir aralıktan vapurları izleyerek. Başka hangi binada böyle sabırla saatlerce bekler, beklemekten adeta keyif alırsın?


Saray binasının ''Münevver Soylu'' salonunda girdim en sevdiğim bazen de en sıkıldığın derslere. Sınavlar orada olduğunda söylendim durdum sınav kağıdını koyabilecek düzgün bir zemin yok diye.
İletişim fakültesiyle Hukuk fakültesi'nin yerini her zaman karıştırdım. Sonra güldüm kendime küçücük binada hala kaybolduğum için.

Biz o binaya her gün uğrardık saray binası olduğunu unutmadan,kıymetini bilerek. Kapısından her girişimizde ayrı bir hayranlık duyardık . Bugün bu kadar üzülüyorsam böyle hayran olduğum, yuvam benimsediğim ve benim her halimi gören bir şeyi kaybettiğim içindir.

Böyle pek çok yaşanmışlık benimkiler gibi yavaş yavaş unutacağımız hafızalarımıza gömüldü. Kırk küsür yıl önce Galatasaray İlkokulu'nu bitirmiş  bir ağabeyimiz anlatmıştı şimdi hala en yakın arkadaşı olan biriyle 6 yaşında o binada okurken tanıştığını..İlk gün gibi aklımda demişti. İşlemeler, ahşaplar her şey yandı evet ama bu binlerce bellek gördüğünü, dokunduğunu hatırlamaya ve yaşatmaya devam edecek. Acı veren şu ki yıllar sonra uğrayıp, koridorlarında dolaşıp eski günleri hatırlayacağımız  bir bina olmayacak artık. Bu yazıyı da ondan yazdım ya.  Benim anılarım da yanıp kül olmasın, yıllar sonra üniversitedeyken ne kadar şanslı olduğumu hatırlayayım diye..
Hoşçakal süslü salon, sana söylendiğim için beni affet Münevver Soylu!!

ps: Galatasaray'ın en eski sahiplerinden Umur Talu'nun veda yazısı da burada:

http://www.haberturk.com/polemik/haber/813732-orasi-benim-de-evimdi


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf