Bugün üzül, yarından itibaren unut

Benim yeni yılım nihayet geldi.Güneş yüzünü göstermekte gün be gün daha cömert olacak. Kıyısından kenarından yaklaşabildiğim doğaya, onun değişik renklerine şahit olmak istiyorum. Her zaman olduğumdan daha fazla, ''Aman olsun, öyle olmazsa şöyle yaparız''cıyım. Biri beni, canını sıkan bir mesele için aramak istiyorsa alacağı cevabı önceden biliyor, ''Bugün hakkını vererek üzül, yarından itibaren unut.'' 
Her şeyin düzeleceğine inanıyorum. Güzel pembe gözlüklerim bu sıralarda ortaya çıkıyor. Kimseye ''üzülme'' demiyorum. Buna bir başkası karar verebilir mi emin değilim. Deneyen insanlar görmek hoşuma gidiyor. Birinin bazen başarısızlığa uğrama ihtimali yüksekken ve bunu taa içinde hissetse de hala çabaladığını görmeyi seviyorum. İnsan ne öğreniyorsa çabalarken, çamura saplanmış bir tekerleği döndüre döndüre çıkarmaya çalışırken öğreniyor. 
Çok sevdiğim birkaç insandan, peş peşe, çabaladıkları işler için ''Olmadı''lafını duydum bugünlerde. Olmadı lafından çok, olmadı'nın tonu, olmasına ne kadar emek ve hayal bağlandığını hissettirdi. İnsan emeği ve hayalleriyle bazen ne naif, ne masum. Kendi köşesinde sessiz sakin, bir saat ustası gibi sabırla çalışıyor. Sabah serinliğini akşam karanlığına, gece üretkenliğini sabah yorgunluğuna bırakıyor. Dillendirmekten hoşlanmadığı, belki söylese anlamı uçup gidecek bir amaç taşıyor. Onun sesini göğsünün sol köşesinde duyuyor.  Bildiği ve o sesi duyduğu sürece hiç korkmuyor. Neyin peşinden gitmesi gerektiğini hissediyor. Biri bana ''Olmadı'' dediğinde aklıma bunlar geliyor. O sesi duyuyor musun diye sormak istiyorum. O ses senin içinde taşıdığın, kim ne derse desin bildiğin, tutkuyla sakladığın şey midir. Eğer öyleyse senin olacak. Ya da çoktan senin. Sana bir takım makamlar olmadığını iddia etse de. Bugün üzülecek, yarın devam edeceksin. Bugün kendini sorgulayacak, yarın bir gram şüphe duymayacaksın. Başarının bir sonuç olduğuna inanmıyorum. Hayatın, sonunda güzel bir durağa varılacak bir yolculuk olmadığı gibi...Kendini muhakkak son sayfada, sayfayı kapatıp arkana yaslandığında göstermesi gerekmiyor. Dışarıda gönül çelen bir hava, hoş bir esinti, kedisi ve köpeğiyle capcanlı bir dünya varken, senin dünyan neresiyse orada hiçbir şeyin sana sunamayacağı bir mutlulukla ve tatminle çalışıyorsan, kim sana utanmadan ''Olmadı'' diyebilir. O, olup olmadığını nereden bilecektir. 
Tüm bu cümlelerin bir anlamı var mı bilmiyorum. Birini üzülmekten alıkoyabilir ya da başarısızlık hissinden kurtarabilir mi. Ama bana öyle geliyor. Bir red maili aldığımda o yazıyı yazarkenki taşkın ruh halimi düşünüyorum. İçimdeki dünya nasıl da kimseye çaktırmadan müthiş zevkli bir fırtınanın içinde sürükleniyor. Bazen dönüp insanların suratına bakıyorum bana bakıyorlar mı diye. Bu korkunç heyecanı nasıl oluyor da yüzüm, vücudum, hiçbir uzvum kimseye çaktırmadan bir sır gibi saklayabiliyor? Bunu bildiğimde, o anları kimsenin elimden alamayacağına inanıyorum. Kimseden korkmuyorum. Bana her şeyi yapabilir, istediklerini söyleyebilirler. O sesi susturmadıkları sürece.
Sesin devamlılığı benim için başarı demek. Parayla ve makamla bir karşılığı yok. Ama bunu anlatabilir miyim bilmiyorum. Ya da duymayanlar anlayabilir mi.
Birkaç haftaya doğa baharın gelişini kutlayacak. Boğazımıza iğne olup saplanan soğuk rüzgarlar sona erecek. Kediler saklandıkları araba altlarından kafalarını çıkaracaklar. Birileri bana, Aman sen zaten hep iyi tarafından bakarsın, diyecek. Bunu bir iltifat olarak algılayıp yeni yılımın başlangıcına gülümseyeceğim. 

Bunu yazarken bu yazı gibi pembe gözlüklü şu şarkıyı dinledim:


Görsel Kaynağı: http://attackofthecute.com/on/?i=10073

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf