Yeni yıl için yeni bir liste


 

Her yıl böyle bir liste hazırlıyorum ve her yıl birkaç madde hiç öngörmediğim şekilde değişiyor. Bu defa üzerine çok düşünmeden, son zamanlarda kendimde gördüğüm ve değiştirmek istediğim halleri not aldım. Genelde listelerim büyük bir başarıya ulaşamasa da maddeler arasında büyük aşama kaydettiklerim oluyor.

Bu sene en çok dikkat edeceğim nokta, başarılarımı küçümsememek olacak. Son zamanlarda girdiğim iş ortamlarında fikri bile olmadan her konuda uzun uzun konuşan, yeni dahil olduğu projenin geçmişini bile bilmeden ve sorma gereği duymadan, ya da kendisinin bilmediği bir şeyler olacağını hesaba katmadan sonu gelmez yorumlar yapan erkeklerle karşılaşıyorum. Kadınlardan da söz alıp bir anda küçük bir soruyu uzun bir söyleve çevirenler oluyor ama hem onların sayısı daha az hem de gözüme fazla batmıyorlar. Bastırılmış, utandırılmış bir kadındansa aklındakini çekinmeden söyleyeni tercih ederim, ki dünya aşırı özgüvenli erkekle doluyken biraz da çok konuşan kadınlar olsun, ne fark eder. 

Çok sıradan fikirlerini süsleyip yepyeni bir şeymiş gibi sunan, kendinden asla şüphe etmeyen, başkasının söz hakkını alıp almadığından endişe etmeyen o kadar fazla erkek var ki. Bu tabii önceden de böyleydi, benim radarlarım artık daha açık ve tahammül seviyem çok düştü. Ki baştan beri tahammül etme gibi bir şey söz konusu olmamalıydı aslında. Böyle 'gürültülü' erkekleri gördükçe, bazı konularda daha fazla tecrübem ve bilgim olmasına rağmen sessiz kaldığım anlarda kendime öfkeleniyorum. Çünkü onlar bütün sessiz anları doldurup kendilerinin yapmayı iyi biliyorlar. Bir dakika düşünmeye vakit yok. Her an tetikte olmalısın ki senin düşünmeye ayırdığın zamanı ve sessizliği çalıp sahneyi kendilerinin tek kişilik şovuna dönüştürmesinler. O yüzden, doğam gereği konuşmadan önce daha detaylı düşünmeye ihtiyaç duysam bile, birlikte fikir yürüttüğümüz toplantılarda aklıma ne gelirse, saçmalar mıyım, uzun konuşur muyum, konuşurken kafamda kurmaya zamanım olmadığı için söyleyeceklerimin mantık akışını kaybeder miyim diye kafaya takmadan lafa atlamaya çalışıyorum. Ben kendime alan açmazsam kimse beni uzun uzadıya düşünmüyor. Yine arada saçmaladım mı acaba diye düşündüğüm oluyor. Yine de biliyorum ki böyle ortamlarda sükut altın değil. Bin kere söylenmiş şeyi tekrarlıyor olsan bile söz altın. Onlar söyleyeceğine sen söyleyeceksin. Onlar konuşurken içten içe öfkeleneceğine sen lafa atlayacaksın, bırakacaksın onlar kendi sessizlikleri içinde düşünsün.

Son aylarda böyle bir strateji izliyorum. Yaptığım her şeyi her toplantıda anlatıyorum. İçimden mütevazı bir ses çıkıp 'çok da büyütülecek bir şey yok' derse onu susturuyorum. Yerimde bir erkek olsaydı böyle düşünür müydü diye soruyorum. Bu soru kendimi frenlememi engelliyor.

Yeni yılda biraz daha üzerine çalışacağım konu bu olacak. Bildiğim konularda kendimi geri plana atmamayı, yaptığım o kadar da önemli bir şey değil dememeyi nasıl başarırım? Her girişimimden sonra kendimin en büyük eleştirmeni olmaktan nasıl vazgeçerim. Nasıl ilk tepkimin, ne olursa olsun denediğim için kendimi tebrik etmek olmasını sağlayabilirim? 

Son zamanlarda ''şefkat zamanları'' dediğim anlar yarattım kendim için. Akşam saatlerinde en sevdiğim koltuğa kurulup en sevdiğim çayı içmek ve o gün ya da son zamanlarda uğraş gösterdiğim bir şey için kendimi tebrik etmek. Bu bir duygu olabilir; açık iletişim kurmaya cesaret etmek mesela. Ya da denemeye cesaret ettiğim yeni bir şey, evet dediğim yeni bir toplantı, aldığım yeni bir sorumluluk, düzenli olarak gitmeye çalıştığım yoga, erken uyanmayı başardığım günler, kendimi önceliklendirdiğim durumlar.

Bu durumlar üzerine oturup düşünüyorum. Başkalarının iyiliği ve mutluluğu için kendimi hepten geri plana mı attım, bunu sorguluyorum. Başkalarının duygu durumlarının benimkini etkilemesine izin vermemeyi biraz bile başarabildiğim anları kaydetmek için yazıyorum. Zamanla iyice emin oldum, insanın kendiyle kurduğu ilişkinin sağlıklı olması dış dünyayla kuracağı tüm ilişkiler için ön şart. O yüzden kendime ayırdığım bu şefkat zamanlarına çok önem veriyorum. Kolay kolay iptal etmemeye, başka planların gerisine itmemeye çalışıyorum.

Bir de şöyle bir düşünce geliştirdim son yıllarda, kendime yüklendiğim, olumsuz koşulları değiştirmek istemediğim anlarda geleceği düşünüyorum. O andan ziyade belirsiz olsa da geleceğe odaklanmak yardımcı oluyor.Yani cidden tüm bu küçük baskılar, içe atılanlar, acımasız iç ses vs sebebiyle bir gün kanser olmak istiyor muyum? Yani illa sağlığım bozulacaksa, birtakım illetlere yakalanacaksam bunu cidden kendime yapmamış olmayı tercih ederim.


Yorumlar

  1. Sizi okumayı çok seviyorum. Lütfen daha çok yazın. İçtenliğinize teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim. Yeni yıl kararı olarak daha aktif yazmaya çalışacağım:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf