'aileyle bayram' nostaljisi
Sabah erken kalkmayı
beceremiyorum. Annem en az üç kere yanıma gelip ‘kızım kahvaltı hazır hadi’
demek zorunda kalıyor. Gözümü açar açmaz kahvaltı yapmayı hiç sevmem, daha bir
şeyler yemeğe hazır olmaz vücudum. Yine de o masaya oturuyorum. Yediğimiz,
içtiğimiz umrumda değil, bu sene de herkes burada diye düşünmek yetiyor. Kimse uyuyakalmamış, tatile gitmemiş, dönülmeyecek
bir yere giden de yok henüz. Zamanla iyi mücadele ediyoruz.
Herkes benden güzel bir
şeyler giymemi bekliyor. Gittiğimiz yerlerde kıyafetlere göre insanların aylık kazancının
mukayesesini yapacağız. Kim daha güzel giyinmiş, kim bir önceki bayramda
inanılmaz para harcamıştı ama bu bayram daha sade..Küçükkendi bayram
kıyafetlerine heyecanlanışım. Bayram yine kış olacak ve elbise giyemeyeceğim
diye sinirlenirdim. Şimdi oyunun kuralı hergün şık olmak. İş mi arıyorsun, şık
ol. Biriyle mi tanışacaksın, şık ol. Yeni bir ortama mı giriyorsun, güzel
giyin.. İnsana nefes aldırmıyorlar. Bir yırtık pantolon, kazak gezemez olduk.
Giydim güzel bir şeyler,
kendimi bildim bileli sevmediğim ve yemediğim baklava ikramlarını nasıl
savuşturacağımı kafamda tasarlarken bayramdan bayrama gördüğümüz akrabalarımızı
tekrar görmek heyecanıyla çıktık yola.
-Eminim ki sizinki ev
yapımıdır çok harikadır ama ben baklava yiyemiyorum teyzecim.
-Yok gerçekten bir tane
bile yiyemem maalesef.
- Hayır ucundan da biraz
deneyemem çünkü ayıptır söylemesi biraz midemi bulandırıyor, ama siz mükemmel
yapmışsınızdır eminim.
- Evet küçüklüğümden beri
böyleyim, hayatımda sadece bir ya da iki kere yedim.
- Sizinki marketten
alınanlara benzemez biliyorum ama…
YA yemiyorum işte! Her
bayram söylüyorum, kibarlık olsun diye soruyorsanız yine sorun teyzelerim ama neden ısrar ediyorsunuz. Bir sonraki
bayrama ‘baklava yemez’ elbisesi mi giysem..Nasıl olsa bir yarım saat sonra da
siz bize geleceksiniz. O zaman ben de siz bir şeye istemiyorum derseniz ‘aa nolur ama bir deneyin ’ diyeceğim.
Gündüzler böyle hızlı geçecek.
Akşam çekirdek aile olarak televizyonun karşısında başbaşa kaldığımız bir an
gelecek. En mutlu an o. Hava güzelse babam ‘hadi kahve içmeye gidelim’
diyecek. Dört kişilik bir tartışmaya
sebep olacak bu önerisi. Herkes bir fikir atacak ortaya, ‘hadi kalkın’
diyeceğim ben. Annem de ‘birileri gelmeden hemen gidelim o zaman’ diyecek. Özgürlüğüne kavuşmuş tutsaklar gibi kaçacağız
evden. Babam bir sigara yakacak kahvesinin yanına, keyfi gözlerinden
anlaşılacak. Ailemizin küçük kızı ‘biliyor
musunuz insan vücudunda …. tane kemik varmış, hani biz.. hastalığa
yakalanıyormuşuz ya aslında …danmış’ şeklinde içinde bir sürü alyuvar ve
akyuvar geçen, doğruluğundan hiç süphe etmediğim bir şeyler anlatacak . Hepimiz
yüzümüzdeki ciddi ifadelerin ardına saklanarak
güleceğiz tatlılığına. Tüm
bunları nasıl aklında tutuyor diye şaşıracağım içten içe. Annem bana ‘keşke
tatil bitmese de İstanbul’a dönmesen diyecek’..Her seferinde o tatil bitecek ve
ben hep döneceğim..
Bu bayram biraz daha uzaktayım, sabah kahvaltısına
uyanamadım sizle, baklava ısrarlarını savuşturamadım. Orda olup bir hep beraber kahve içelim, anlatılanlara
gülelim, yeni planlar yapalım isterdim. Yo hayır ‘keşke orda olsam da baklava yesem’
diyeceğim boyutta değil duygusallığım merak etmeyin. Sadece size oturup bunu
yazacak kadar…Hepinizi çok seviyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder