İlişkide cinsel özgürlük mümkün mü? 'Burjuva aşkın yalanları' na karşı Sartre'ın aşk teorisi

Bu günlerde geçen sene konusunu kısaca okuduktan sonra merak edip aldığım bir kitaba denk geldim. Florian Zeller'in
''la jouissance'' (zevk) isimli kitabı. Hepimizin bir şekilde yaşadığı modern ilişki sorunlarını, iki yıldır beraber yaşayan Pauline ve Nicolas çifti üzerinden tartışıyor kitap. Aşk hangi noktada biter? Kadın ve erkeğin ilişki yaşayış tarzındaki farklılık ebedi ayrılığa götüren bir süreç midir? Fedakarlık ve sadakat bir ilişki için en temel unsurlar olarak görünse de  zevk arayışı ve ihtiyacı da insan için azımsanamayacak kadar önemli değil midir? Peki ilişkideki tüm heyecanı yıllar içinde tüketmiş ya da tüketmekte olan ama birbirini seven çiftler ne yapacak? Hayatta olduğu gibi kitapta da kadın karakter Pauline büyük bir bağlılık ve güven duygusuyla Nicolas'yı severken ve onun 'diğer erkeklerden farklı' olduğuna inanırken, Nicolas suçlu hissettiği halde başka kadınları hayal etmekten kendini alamıyor ve aşkla cinsel özgürlüğün beraber yaşayabildiği bir ilişki hayal etmeye başlıyor.

Bu noktada yazar tarihte bu tarz  ilişkinin en başarılı örneklerinden Jean Paul Sartre- Simone de Beauvoir ilişkisinden örnek vermiş. Sartre'ın Beauvoir'a birbirlerinin aşkından vazgeçmeden başka  ilişkiler yaşayarak 'burjuva aşkı' diye yerdiği yalanlarla dolu ilişki türünden kurtulmayı önerdiği konuşmayı yazmış.
1929 Haziran'ında bir akşam Jean Paul Sartre ve Simone de Beauvoir Louvre Müzesi bahçesinde yürüyüşe çıkarlar. Sartre  Beauvoir'a  bahçedeki boş  bir banka oturmayı teklif eder. Söyleyecek önemli şeyleri vardır.
 ''Sizi ne kadar sevdiğimi  biliyorsunuz'' diye başlar cümlesine.
  ''Evet biliyoruum'' der Beauvoir.
''İlişkimiz çok kuvvetli ama daha ne kadar süre böyle devam edecek'?''. 24 yaşındaki Sartre'ın aklını kurcalayan budur
 ''Ne demek istiyorsunuz''
''Size bir anlaşma önermek istiyorum''
''Anlaşma?''
''Evet, 2 senede bir yenilenecek bir anlaşma.''
''Ne hakkında?''
''Bizim aşkımız 'gerekli' bir aşk ama diğer taraftan başka yedek  aşklar deneyimlememiz lazım.''
''Yedek aşklar?''
''Aynen. Maceralar, tutkular.''
''Bu kaçınılmazmış gibi söylüyorsunuz..''
''Evet, öyle. Erkek olunca dünya kadınlarla tanınıyor, kadın olunca da erkeklerle..''
''Bu mümkün. Ama bir çiftin bu yedek aşklarla nasıl hayatta kalabileceğini gerçekten anlayamıyorum.''
''Bu ancak tek bir şartla mümkün olabilir: Asla yalan söylememek.''
''Biraz tehlikeli değil mi?''
''Bize bağlı. Sizin erkeklerle ilişkileriniz olacak ama bunlar sadece yedek aşklar olacak bunun yanında ben daima sizin gerekli aşkınız olarak kalacağım.
''Ama aldatılmış hissedersiniz.''
''Benden hiçbir şey saklamazsanız aldatılmış hissetmem için hiçbir sebep yok.''
''Kıskanmayacak mısınız?''
''Hayır. Sizin de kıskanmanızı istemiyorum. Kadınlarla beraber olacağım ve bunlardan size bahsedeceğim. Kandırmayacağım. Burjuva aşkın eski yalanlarına düşmeye gerek yok. Yüzyıllardır devam eden bir şey bu. Bundan kurtulmanın zamanı geldi.''
O sırada Simone bir kedi miyavlaması duyar. Ona doğru döner. Sartre sabırsızca ''Anlıyorsunuz değil mi?'' diye sorar.
''Neyi?''
'' Biz çift olmayı yeniden icat ediyoruz Simone!''



Kitapta hikaye burada bitiyor. Ama Beauvoir Sartre'ın bu önerisini kabul ediyor. Yıllar içinde inişli çıkışlı ama hiç bitmeyen bir aşkları oluyor. Bugün mezarları da Paris'te yanyana. Benim okuduğum kitapta ise Nicolas, Sartre'ın 24 yaşında gerçek bir dahi olduğunu düşünüyor ve 'burjuva aşk'tan içten içe nefret ediyor. 


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf