Bir aşk hikayesi

14 Şubat'ta Beşiktaş Çarşı'dan geçiyordum. Mor ışıkları, düdükleri, pankartları ile neşeli bir grup kadın bir aradaydı. Uzun zaman sonra gördüğüm ilk neşeli, renkli sokak hareketi. Heyecanlandım. Kenarda durdum, içim mutlulukla doldu. Mor kumaşlara sardıkları bildirilerinden dağıttılar. Bildiri aşk neydi diyordu: Aşk sevdiği için öleceğini söyleyen erkeklerin sevdiğini öldürmesi mi?
Yılın diğer günlerini, hayatını seni 'sevenin' arzularına göre kurgulayarak geçirirken, yılın belli bir gününde bunun için pahalı bir hediyeyle ödüllendirilmek mi?
Tüm seviyorum'ların yükü paylaşılmayan bulaşığa, yemeğe, ütüye, çamaşıra, çocuk bakımına çıkması mı?

Ortaokuldayken anneme doğum günü olan 14 Şubat'ta ekmek saklama kabı almıştım. Çok sevinecek diye de heyecanlanmıştım. Annem ekmek koleksiyoncusu, ekmek canavarı falan olmadığı için hediyeme deliler gibi sevinmedi tabii, küçük kızım düşünmüş de bana hediye almış demiştir en fazla. 
Hala bütün reklamlarda anne= mutfak. Hem kutsal, hem mutfak olan bu kadına sağlı sollu eziyet bitmiyor. Herkesin bildiği şeyleri anlatıp durmaya gerek yok. Kadının evde hizmetçi olmadığı bir toplum hala çok uzak. İsterse gece gündüz çalışsın, fazla mesai yapsın, iqsu tavan olsun, üniversitede 'kafa gerektiren' fizik hocası olsun, bu hizmetçi kadın algısından kurtulamıyor.


Bir kırmızı güle, bir pırlantaya, yumoş ayıcıklara, tatillere, yılın tek günü gelen zorlama romantizme tav olup ''o eteği giyme, onunla görüşmeni istemiyorum, artık eve dön, dışarıda içme, o kadar gülme, bana evden fotoğraf at neredesin göreyim, yemek hazır mı, bu evin hali ne böyle, bu çocuğu sen böyle şımarttın..'' şeklinde uzayıp giden tüm kısıtlama ve suçlamalara katlanan, kıskanılıyorum, seviliyorum sanıp içten içe zevk duyan kadınlar sizlere de aşk olsun!
Mutfakta, temizlikte, çocuk bakımında tüm işleri koşulsuz şartsız paylaşmıyorsanız, 'ama sen ev hanımısın' diye tüm işler sana iteleniyor ve hatta sadece yaptığın hamur işleri, kekler, evi derli toplu tutma, çocuklarına iyi bir ana olma çabanla övülüp duruyorsan, sen sevilmiyorsun içindeki hizmetçi seviliyor. Çünkü ona ihtiyaç var. Malum hayat zor, bulaşık biriken, ev pislenen, gömlek kırışan bir şey. Bir kere bu gerçekle yüzleşilirse her şey ne kadar kolay olacak halbuki. 

Dün akşam kadınlar isyan diye bağırıyorlardı. Yadırgayanlar oldu. Kadının fazla güleni, talep edeni, isyan edeni makul değil. Ana olması, erkeğin koruyuculuğuna, kollayıcılığına aşık olması gerek. Nalet olsun Schopenhauer'den Cinsel Aşkın Metafiziğini okuduğum güne.












görsel kaynağı: http://metro.co.uk/2017/03/08/empowering-illustrations-celebrating-international-womens-day-6496107/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf