Kedi Bakıcılığına Dönüş ve Heyecan Meselesi

Bu hafta hem STK'daki işime hem de ara sıra yaptığım, yeni kediler tanımaktan zevk aldığım kedi bakıcılığı işime döndüm. 

Eski işim insanları, herkese hitap eden, profesyonel olmayan sporlara teşvik edecek projeler hazırlayıp uygulamaktı, severek de yapıyordum. Hayatın ani bir manevrasıyla biraz daha fazla sorumlulukla aynı işe döndüm. İş aradığım süreçte kedi bakıcılığı alanında ciddi bir kariyer planlamaya başlamıştım. Kopenhag'da kedisi olan pek çok aile var ve her fırsatta tatile çıkıyorlar. Yaz ayları kapıdayken, bakıma ihtiyaç duyacak kedi sayısında da artış olacağı belliydi. Eski işime geri dönünce, evden çalışma imkanım olduğu için kedi bakıcılığını da bırakmak istemedim. Hayat böyle uzun süre sürüncemede, hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bir kuraklıkta bırakıp bir anda her şeyi yağdırıveriyor. 

Bugün ilk defa Banana ve Monkey ile buluşacağım. Bir hafta boyunca Lauren'in evinde, o yokken iki kedisiyle vakit geçireceğim. Bazı kedi anneleri kediyi hergün ziyaretin yetmeyeceğini düşündükleri için evde kalmaya gönüllü kedi bakıcıları arıyor. Ben de böylesinden daha çok zevk alıyorum. Birinin hayatına bir haftalığına dahil olmak, onun düzeninde onunkinden belki apayrı bir hayat yaşama fikri beni heyecanlandırıyor. Öykü yazmak gibi biraz. Tek farkı hazır bir atmosferde, birçok ipucuyla ilerlemek. Her şeyi baştan kurmama gerek yok.

Kedileri Banana ve Monkey, çoğu kedi gibi ilk tanışmada utangaç, sonra arkadaş canlısı oluyormuş. Lauren pandemiden beri evden çalıştığı için kediler evde birinin varlığına çok alışmış. Onların düzenini bozmak istemediği için aylar öncesinden güvenilecek birini aramaya başlamış. 

Ben kendi kedim için, tatile çıktığım zamanlarda, birinin gelip biraz ilgilenmesiyle yetiniyorum. Ama, ara sıra da olsa evinde kalınmasını isteyen insanları da anlıyorum. Lauren'e her gün fotoğraf ve video göndereceğime dair söz verdim. Çok telaşlı, panik bir karakteri yok gördüğüm kadarıyla. İlk tanışmamız birbirimizi yıllardır tanıyormuşuz gibi geçti. O yüzden güzel ve değişik bir haftanın beni beklediğine inanıyorum. 

Böyle değişik bir haftalara başlarken, heyecandan mıdır nedir, hep erken uyanıyorum. İçim yeniliğin, hazırlık yapmanın enerjisi ile doluyor. Kedilerle geçireceğim bir haftayı bir yandan yazma, hayal kurma, ve yazarak bir şeyler kurma zamanı olarak da değerlendirmek istiyorum. Mekan değişikliği fikri beni şimdiden motive ediyor. 

Proje koordinatörlüğü işime dönmek de aylardır görmediğim insanları ve hatta yeni insanları görmek demek. Genelde öncesinde gerginlikle karışık bir heyecan duyduğum bu tarz işler, içine girdiğimde tamamen olumlu, alışıldık hale geliveriyor. 

Bende bu tarz bir heyecan çocukluğumdan beri hep oldu. Neyse ki günlük hayatımı ve yaptıklarımı olumsuz etkileyen, engelleyen bir boyuta gelmedi hiç. Aksine beni ayık tutan, arkadan iten ekstra güç oldu. Yaşarken sevmesem de sonra düşündüğümde faydasını apaçık gördüm. O yüzden bu küçük kaygılarla karışık heyecanı kendimin bir parçası olarak görüp seviyorum artık. Rahatsız olmuyor, neden diye sorgulayıp durmuyorum. İçimde yeni bir şeyler üretme, bunları en iyi şekilde yapma, yaparken insanlarla iyi ilişkiler kurma isteği var. Bu heyecan da tam olarak oradan geliyor. Neden kötü, kurtulmam gereken bir şey olsun o halde? Bize stresle karışık bir heyecan duymanın özgüvensizlik gibi görüneceği yanlış öğretilmiş. Her yeni olayı, senelerdir başımıza gelen bir şeymiş gibi soğukkanlılık, büyük bir özgüvenle karşılamak zorunda değiliz. Son zamanlarda heyecanın, belli noktalara kadar dizginlenebildiği taktirde ne kadar güzel göründüğünü de fark etmeye başladım. 

O yüzden ilk iş, kendimden, sonra da insanlardan heyecanımı saklamamayı öğreniyorum ve her fırsatta bunun kötü bir şey olmadığını hatırlatıyorum kendime. Ve hatta biraz daha ileri gidiyor ve hayatta heyecanlı olmak, heyecan duymak kadar enerji veren, güne dipdiri başlatan bir şey yok diyorum.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf