Robot Düşler


Bu filmi izledim iki gün önce. Ne harikaydı. İzlemeyenler ve izlemek isteyenler için bundan sonrası spoiler. ( Filmlerle  ilgili yazdığım tüm yazılarda olduğu gibi)

Film bir arkadaşlık/aşk hikayesi anlatıyor. Dialogsuz. Dialog olmamasına  bayıldım.
Köpekle robot arasındaki yalnızlıktan doğan, sonra bir anda iyi ve eğlenceli zaman geçirmeyle perçinlenen bağ benim için arkadaşlık olarak başlayıp aşka dönüştü.

Ne tatlı, ne şaşkın ve saçma bir sebepten koca bir yıl birbirlerinden ayrı düştüler. O sahnede hem güldüm hem için burkuldu.

Yaz sezonunun son gününde, yukarıdaki fotoğraftaki gibi denize girmeye karar verirler ve suda geçiren harika zamandan sonra plajda akşama kadar uyuyakalan ikiliden robot ayağa kalkamaz. Kafası dışında vücudunu hareket ettiremez, paslanmıştır. 

Köpek panik olur, sonunda eve gider ve sabah ilk iş alet çantası ile plaja döner. Plaj giriş kapısının sezonun son günü olduğu için zincirlendiğini, gelecek Haziran'a dek açılmayacağını görür.
Türlü çaba ve hinliklerle zinciri kırmaya, arkadaşına ulaşmaya çalışır. Hepsinde güvenlik tarafından yakalanır, kendini hapishanede bile bulur.

Sonra buzdolabına kendi için bir not asarak, yazı beklemeye başlar. 

Bu esnada robot da köpek de birbirini hiç unutmaz. Köpek hayatına kaldığı yerden devam etmeye çalışırken, yeni arkadaşlar edinmenin farklı yollarını dener. Nihayetinde yalnızdır ve hazirana dek robotu kurtarmanın bir yolunu bulamamıştır.

Bu esnada hiçbir yerini kıpırdatamadan kumda uzanıp kalmış robotun da denizden gelen misafirleri olur. Önce kayıkla bir grup yaklaşır, sonra bir kuş yanında yuva yapar ona arkadaşlık eder. Robot, her seferinde kurtulacağını ve köpeğin evine gideceğini hayal eder. 

Nihayet haziran geldiğinde köpek ilk iş plaja koşar. Robotu çılgınca koklayarak ve kazarak arar, hiçbir yerde bulamaz. Bir süre sonra yenilgiyi kabul eder ve kendine denk geldiği başka bir robotu satın alır. Ara ara asıl robot arkadaşı- aşkını hiç unutmadığını görürüz.

Robot da başka biri tarafından kurtarılmış, onun hayatının bir parçası haline gelmiştir. İkisi beraber yaşar, terasta mangal yaptıkları güzel bir hayatları vardır. Robotun parçalara ayrılmış gövdesini yaratıcı bir şekilde yeniden hayata döndürmüştür yeni arkadaşı.

Robot bir gün teras katındaki evinin penceresinden sokağa bakar ve köpekle yeni robot dostunu aşağıdaki kaldırımda görür. Hemen aşağı inip peşinden koşmanın, kendini göstermenin hayalini kurar ama yapmaz. Onun yerine artık bir kasetçalara dönmüş vücudundan ikisinin şarkısını son ses açar.

Köpek nihayet fark edip yukarı baktığında robot saklanır. Yeni arkadaşı terasta ikisi için bir şeyler hazırlamaktadır, onunla ikinci hayatında geçirdiği eğlenceli güzel günler gözünün önünden geçer. Hem köpeğin de artık yeni bir robot partneri vardır. Bu kısa muhasebe sonrası pencerenin önünden çekilir.


Aralarında, birbirini görmedikleri ama orada olduklarını bildikleri hüzünlü bir bakışma yaşanır.

Tek bir söze ihtiyaç duymadan bir köpekle robot üzerinden anlatılan ne kadar gerçek bir hikaye. 
Bazen insana atfettiğimiz bu duyguları insan işin içinde olmaksızın izlemek duygunun gücünü, anlamını artırıyor. İnsana odaklanmıyoruz çünkü, kimsenin tarafını tutmuyoruz. Bir favorimiz yok. Köpek onu yaptı, robot bunu yaptı diye düşünmüyoruz. İkisine de eşit derecede sempati ve anlayış gösterebiliyoruz.

Yönetmenin böyle bir seçim yapmasına sevindim.

Bu filmi geç bir seansta izlemiştim. Eve dönünce yatağa uzandım. Ayrılıklarının güzelliğini, birbirleri için taşıdıkları önemi düşündüm. İkisinin de tatlı yüzü belirdi gözümün önünde. Uykuya daldım. 



 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf