YAZ



Kopenhag'da kış ne kadar kötüyse, yaz da bir o kadar büyüleyiciydi. Aradaki farkın derinliği beni hala şaşırtıyor. Depresyona girmemekle savaşır ve yapabileceğim her şeyden şüphe duyarken nasıl olup da baharla birlikte tüm hayallerimi gerçekleştirme arzusuyla dolmuştum. 
Yukarıdaki gün Maria ve Kristine ile Christiana'daydık. Geçmişten, eski hayatımıza dair sevdiklerimizden ve sevmediklerimizden konuşmuştuk, hayatta olduğum için mutlu ve huzurlu olduğum bir andı. Hatta huzurdan da fazlası, kendimi oraya, konuştuklarımıza ait hissediyordum. Böyle bir insan olmak, böyle arkadaşlara sahip olmakla kendimi şanslı görüyordum. 
Ufacık bir iki değişiklik ,insanı nasıl da neredeyse alıp uzaya fırlatmış kadar değiştiriyor. İçimizde gerçekleştirilmeyi bekleyen bir insan var, bunu hepimiz hissediyoruz. Bu mutlaka harika bir proje, herkes tarafından takdir edilecek bir iş olmayabilir. Bu çoğunlukla bir his bende. Eğer o tamamlandığım, her şeyin olması gerektiği gibi olduğu hissini kalbimde ve vücudumda hissedebiliyorsam doğru yolda olduğumu, bu yoldan çıkmamam gerektiğini anlıyorum.


Yazın en güzel taraflarından biri de herkes güneşe sere serpe uzanırken kendimi sürükleyici bir kitaba bırakmak, günün her saatinde ayrı bir heyecan duymaktı. Neden bilmiyorum, güzel şehirlerde ve yaz ayındaysam eğer, yolda bir şey yapmadan yürümek bile beni heyecanlandırıyor. Sadece etrafı izlemek, insanların hayatına bakmak ve muhtemelen olduğundan güzel şeyler görmek yeterli.
Dizisini izledikten sonra Normal People kitabını kütüphaneden bulmuştum. İçim aşık olma arzusu ile dolmuştu. Yüzde bir ihtimal bile vermiyordum. Böyle şeylerin isteyip çağırınca gerçekleştiğini düşünenlerle, istemeden başa geldiğine inananlar eşit sayıdadır belki. Benim için ikisi de birdi. Sadece, beklemek daha büyük hayal kırıklığı yaratıyordu. Ayrıca ben, oturarak beklemekten ziyade edilgenliği aşıp harekete geçmek taraftarıydım. Birkaç girişimim sohbetinden hiç hoşlanmadığım insanlarla tanışmama sebep oldu. Tam umudu kesmiştim ki, şıp diye aşık oldum. 
Aşık olduğumuz anın bir sesi olsa mutlaka çok belirgin ama saniyelik bir ses olurdu. Bir klik sesi.. Artık tamamsın diyen bir ses. 








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf