Seninle yan yana oturuyoruz. Aramızda bir karış mesafe.En yakınınım senin,anlattıklarını anlayan kişi, uğradığın haksızlığa isyan edenim.Gözlerine bakmaktan korkuyorum,bir yabancılık,tanımama müsade edilmeyen kişiden bir iz bulursam diye.Neyseki yan yanayız, yüzüne bakmama gerek yok.Sesinden bana ulaşan yüzlerce anlamsın benim için; kırgınlıklarını derine gömdüğüne inanan hüzünlü bir adam,altı yaşında her yaz, bahçesindeki ağaca tırmanan neşeli bir çocuk,eğlenmekten yorgun düşüp masasına dönmüş gece hayatı yorgunlarındansın.Artık biraz dinlenmeye ihtiyacım var diyor vücudun, oturduğu yerden denize dönükken.


       Seninle yan yana oturuyoruz.Aramızda kapanmayacak bir mesafe.Bir karışa sığdırılabilecek milyonlarca sarışın,esmer, cesur, sana acımasız davranmış beden.Aramızda sessizce dikiliyorlar.İstesem de göremiyorum artık seni.Konuştuğun soğuk dili anlayamıyorum. Korkularını bilmiyorsun onun diyor aramıza dikilen bedenler; niye bu öğle saati gelip yanına oturduğunu bilmiyorsun..

      Çaprazımızdaki kafenin sarışın kedisi yavaş yavaş ilerleyen gürültülü vapuru izliyor.İnsanlar yokken sandalyelerin altında dolaşır,bulduğu gölgede uyur hemen.Okşanmaya muhtaç vücudunu kahve içmeye gelmişlere sevdirir uyanınca.Tüm okşanmalara rağmen yalnız o sarışın kedi.Gece olduğunda,yağmur masaları ıslattığında yapayalnız.O da senin gibi denizden medet umuyor bu öğle vakti ve sen de onun gibi ilgiye muhtaç halinle yanımda susuyorsun.

       Seninle yan yana oturuyoruz.Aramızdaki mesafe eskisi kadar önemli değil.Bir dokunuş,bir gülüş, bir gürültülü vapur aramıza dikilen bedenleri yok edebilir.Öğle saatlerinde gelip bir karış uzağıma oturmanı yadırgamam hiç.Sussan da olur konuşsan da..Sen de sonunda o yalnız sarışın kedi değil misin hem yalnızlığını oyalayan..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf