Bir Kuzey aşkı


ortak yaşadığımız, herkesin az çok fikir sahibi olduğu tek bir konu var: Aşk.
Bizi ortak kümede toplayan ve birbirimizi anlamamızı, bazı durumlarda birbirimize destek olabilmemizi, öğütler verebilmemizi sağlayan bir bilgi birikimimiz var. Aşk üzerine düşündüğümüz ve inandığımız çoğu şey hatalarla,yanlış değer yargılarıyla dolu ama hepimizin haklı olduğu,  payımıza düşen bir kısım da var.
Bunları bana düşündüren izlediğim bir Kuzey-Cemre videosu oldu. Kuzey karakterinin ''ben seni içimde başka bir yere koydum, aslında aşık olduğum Cemre sen değilsin'' demesiyle o video benim gözümde bir anda değer kazandı. Senaryoyu yazan kişi dizi boyunca seyirciyi aptal yerine koyan bir sürü hamle yapsa da, aşk üzerine kafa yormuş iyi saptamalar yapabilen biri. Burada diziyi tartışacak değilim, zaten kulaktan dolma bilgilerle eleştiri yapabilecek hakkı da görmüyorum kendimde. Sadece bu cümle üzerinden giderek yüzyıllardır kitaplara,filmlere,aklımıza gelebilecek her şeye konu olmuş aşka odaklanmak lazım biraz.

Bazen birini kimsenin ulaşamadığı, varlığını dahi bilmediği bir yere koymak zorunda kalıyorsun. Bir tek sen biliyorsun onun orada bir yerde olduğunu, uzun sürede orada kalacağını.. Orası başkasının ele geçirebileceği bir köşe değil. Birini o köşeye koyduğunda onun başkalarıyla mutlu olmasına göz yumuyorsun. Hatta çoğu zaman kendine  rağmen, gitsin çok mutlu olsun diyebilmeyi kabulleniyorsun. En zoru bu, ama ona değer verdiğin ve onunla olman artık imkansız hale geldiği için  alışmak zorunda olduğun da bu.

Sen bir insanı sevmek eyleminin onda vücut bulmasını sevmiştin aslında. Aşkın gücünü gözlerine bakıp da anladıkça, onun yanındayken düştüğün çaresizliklere, onun da düştüğünü gördükçe aşık olmuştun. Birbiriniz için yaptıklarınız ve yapamadıklarınızdı aşk. Her şeyden önemlisi O'ndan bağımsızdı. O'nun nerede olduğunun ne yaptığının önemi yoktu. Ama bir koku, bir ses ufak bir işaret onun sendeki yerini hatırlatmasına yetiyor her zaman. Aşk O'ndan bağımsız olduğu için onu bıraksan da, onunla olmak zarar verdiği için onu istemesen de bir şekilde sevmeye devam ediyorsun. Başkasıyla mutlu olamazsın  anlamına gelmiyor bu. İnsan kendisi farkında olmasa da sevmek konusunda çok yetenekli. Başkasını seviyorsun, yoluna devam ediyorsun en doğal olanı da bu. Ama onu hatırlatan ya da ondan gelecek bir sinyal içini sızlatmaya devam ediyor, alt üst ediyor seni. Nefret ediyorsun bu durumdan, bitsin istiyorsun.Kurtulmaya çalıştığın bir hastalık gibi, bir sızı o sakladığın yerde. Kurtuldum,unuttum zannettiğinde; ilk soğuk hava dalgasında yataklara düşme riski hep var. En çok korktuğun da bu. Çünkü varlığı tehlikeli, varlığı artık imkansız. Sevmenin yetmediği durum dedikleri işte bu. Bir aşk var ama kişilerin hareketlerinden, söylediklerinden, varlıklarından bağımsız. O yüzden bu kadar güçlü. O yüzden onu hapsediyorsun, susturuyorsun, onunla yaşamayı öğreniyorsun.

Çoğu zaman ortak yaşadığımız işte bu durum. İmkansızlığa rağmen devam eden o duygu. Sevmenin yetmemesi. Kuzey karakterinin güçlü olmasının sebebi de bu. Hepimizin taşıdığı yükü taşıtıyor ona da senarist. Ona ne kadar kızıyor,onu ne kadar anlıyorsak;kendimize de öyle kızıp bir yandan da hak veriyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf