kuaför fobisi



Bugün bir arkadaşımla bazı kadınların kuaföre gitme alışkanlıklarından bahsederken kuaföre gitme fobim
olduğunu fark ettim.
Küçüklükten beri annemin alıştırdığı   bir kuaför var,adam klasik modellerde ve boyada çok başarılı hakkını vermek lazım. Ama sivri dilli, ukala, eleştirmekten ölesiye zevk alanlardan. Ondan önce ya da sonra başka bir kuaföre gidersen fark eder, ihanete uğramış triplerine girer. Bu zaten klasik kadın kuaförü davranışıdır, yadırgamayız. Hatta kimilerimizin hoşuna bile gider,sahipleniliyoruzdur çünkü. Bir daha kuaför konusu açılınca  arkadaşlara anlatırken falanca kuaför demeyiz  de 'benim kuaför'  diye anlatırız. Sahipleneni sahiplenmeyi severiz.

Ben kuaför koltuğuna oturduğunda azarlanılan, saçlarına kötü davrandığı için hapislerde çürümesi gereken kadınımdır genelde. Adam yıkayıp taramaya başlar başlamaz açar ağzını yumar gözünü.

- Bu nasıl saç böyle kupkuru, krem kullanmıyor musun?
- Kullanıyorum tabi de..
-Ne o zaman bunun hali, maşa mı düzleştirici mi doğru söyle!! Kesin bi şeyler yapmışsın sen yoksa bu böyle kırılmaz kolay kolay
- Yani yapıyorum işte bazen maşa falan tabi, belki ondandır.
- Ondan tabi daha ne olsun, bu gençleri ben anlamıyorum mahvediyor o aletler de haberiniz yok işte. Saçına bakım yapıyo musun bari!
- Aslında özel bir şey yapmıyorum da krem falan..
- Bakım yapıcaksın bakım yapmadan olmaz ki, yazdan kışa fark eder saç, yıpranmış işte. Aslında bunu şöyle iki karış kesmek lazım,uçlar hep ölü..
- Yok canım ne iki karışı ya, uçlarından alın siz biraz yeter şimdilik (ben hala sizli bizliyim, kibarım ya)
- Ölmüş ki uçlarından almakla olur yanı yok. Güzelce bakımını yapsaydın böyle olmazdı..
(bu dialoğu belki yüzlerce kez kurmuşuzdur. Bıkmaca sıkılmaca yok bizim adamda )

 Önceleri kuaför annemi de beni de yıllardır tanıdığı için müşteri kaybetme korkusu olmadığından dobra dobra konuşuyor diyordum. Daha sonra duyduğum hikayelerle bunun hep aynı kuaföre gitmekle ve zamanla onun sende hak iddaa etmesiyle alakalı olduğunu anladım.

 Böyle azarı yiyince içimde  aynı anda çok değişik duygular çatışıyor genelde.  Saçlarıma  kötü muamele ettiğim için cehennemde yanmam gerek diye düşünüyorum bir yandan. 'Benim saçım kime ne ya' diyemiyorum. O kuaföre gittiysen bakımlı olmak,ipek gibi saçlara sahip olmak zorundasın. En azından adam sende gelecekte daha dikkatli, bakımlı olacağına dair bi umut ışığı görmek istiyor. Kendini kahretmeni, ona sözler vermeni, her hafta sözünde durduğunu göstermek için en azından bir uğramanı bekliyor.
İşin kötüsü her seferinde yanımdaki sandalyelerde, ipek saçlı, kuaföre bile evde  saçını 'azıcık' fönleyip gelmiş, kusursuz makyajlı kadınlar oturuyor. Ben kuaförün azarlarını savuşturmaya çalışırken yandan pis pis bakıyorlar bana, tüm kuaför-kozmetik- kadın dünyası bana düşman oluyor o anda. Kadınların yüz karasıyım, saç bakımı yapmıyorum ya.. Şöyle bir müşteriler arasında göz gezdirip kadın dayanışmasına gidebileceğim biri var mı diye bakıyorum, nerde! Kaşını bıyığını aldırmaya gelmişler bile sanki evde halletmişler de bizimkine boy göstermeye gelmişler gibi..

Kuaför fobisi böyle böyle oluşuyor işte. Sizden full performans bekliyorlar. Saçın yumuşacık, modern kesimli olacak, dip boyana aman ha dikkat edeceksin geciktirmeden gideceksin, manikür-pedikür yaptıracaksın. Kuaföre giderken de evden saçını yıkayıp öylece çıkmayacaksın, kuaför halleder demeyeceksin.
Kısacası aklın fikrin saçında, kaşında gözünde makyajında ojende olacak. İkoncanların, kişisel bakımdan başka işi gücü olmayanların 'kadın olmanın gerekliliklerini 'belirlediği bu düzende senin zırvalarına yer yok . Manken gibi taş hatunlar var, baştan aşağı tek bi kusurları yok, onlar gibi olmak zorundasın.
Olmazsan Angela Merkel ol ister, bir kalemde harcar bu güzellik-kozmetik dünyası seni.

Kuaför fobim yüzünden bir gittiğime bir daha gitmiyorum artık. Çünkü gereksiz feminist tartışmalara girmeye ''kadınların hepsinin platin sarısı, barbi bebek saçlı olmasını bekleyemezsiniz, belki daha önemli başka uğraşları vardır ya da beğenilmeyi sizin zannettiğiniz kadar önemsemeyen kadınlar da vardır vb'' demeye başladım. Kuaförle ağız dalaşına girilmez oysa, herkes bilir bunu. Salon onun iktidar alanıdır, hukukçu ol, siyaset bilimci, iktisatçı ol, sen onun sandalyesinde ellerinin altındayken o senden her konuda üstündür.

 Kuaföre güzel gelen, uykusundan prenses gibi uyanan, hayatını tüm işi buymuşçasına bakımlı, güzel,şık görünmeye adayan kadınlar siz çıtayı çok yükselttiniz, ayıp ettiniz. Gelin size bu hafta kafa tatili yapalım, gitmeyin kuaförlere boyatmayın, fönletmeyin o saçları da  biraz çıtayı düşürelim, ne dersiniz?





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf