Lulu'yu arayan kadınlar

                                                         
 Sonunda 'Lulu Femme Nue'yü izleyebildim. Beklediğimden çok daha komik ve sıcak bir film çıktı. Film hakkında önemli bir detayı daha önce söylemeyi unutmuşum. Film  Étienne Davodeau'nun aynı adlı çizgi romanından uyarlama. Bugün içimi umutla dolduran ve güldüren filmden sonra sanırım 2 kitaplık çizgi romanını da alacağım.


Filmden sonra çizgi romanı başucu kitabı yapmış Mathilde'e arasındaki farkları sordum. Her zaman kitapta olan
filmde olmayan bir şeyler vardır ya, bu sefer aradaki fark büyük. Filmde 3 çocuklu utangaç Lulu kötü geçen iş
görüşmesi sonrasında kocasını ve çocuklarını bir süreliğine unutmaya çalışarak , deniz kenarındaki güzel bir kasabada biraz nefes almaya, sıkıntılarından kurtulmaya çalışıyor. Naif , sakin, utangaç ama keşfetmeyi seven bir kadın. Filmin ilerleyen sahnelerinde kabuğundan çıkıp yeni bir aşk yaşayan, plajlarda uyuyan, hırsızlık yapmayı 'deneyen', otostopu yeni ulaşım şekli haline getiren bir Lulu göreceğiz. Çizgi roman daha uzun ve detaylı olduğundan Lulu bu 'kaçış' günlerinde daha fazla insanla tanışıyor, onlarla geçirdiği zaman da detaylarıyla anlatılıyormuş. 

Filmde garip şekilllerde tanıştığı 3 temel karakter var. İlki plajda yatarken ölmüş zannederek yanına gittiği, sonradan aşık olacağı adam. İkincisi bankamatik kartı çalışmayınca çantasını -birkaç saniyecik de sürse- çalmayı denediği yaşlı kadın (daha sonra birkaç hafta onun evinde kalacak) , sonuncusu da dört yıldır çekilmez patronundan azar işittiği halde aynı kafede çalışmaya devam eden garson kız. Lulu'yla garson kızın en büyük ortak özelliği en sonunda hayata karşı cesaretini toplayıp utangaçlıklarından kurtulacak olmaları. Sonlara doğru garson kızı da otostopla bir kamyonetin arkasına atlamış kimbilir nereye giderken görüyoruz. 

Lulu bana aslında çok benzemese de karakter olarak Frances Ha'yı hatırlattı. Ayrıldıkları çok nokta var evet. Frances Ha en yakın arkadaşı için her şeyi yapabilecek, heyecanlı, saf , genç bir kadındı. Bizim Lulu orta yaşlı düzenini kurmuş, sıradan bir ev kadını gibi görünüyor. Ama o saflık, hesapsızca sırt çantasını alıp  rahat kıyafetleriyle yürüme,attığı her adımdan heyecan duyma, hayatına bir şekilde giren insanlara kayıtsız kalamama hali aynı. 
Belki de böyle kadınlar her yerde. Güzel bir aşkı basitçe yaşamak, özgürlüğünü  kısıtlayan her şeyden kurtulmak, samimi bir şeyin peşinden gitmek istiyorlar. Ama ne bohem ne de kariyer peşindeki kadınlar bunlar. Yirmi yılını beraber geçirebilecekleri biri, çocukları falan olabilir. Mesele öyle bir bağlanma değil.  Sadece mutlu olmaları, biraz nefes almaları, kendi içtenliklerine aynı  samimiyetle cevap verecek  insanlarla etraflarını doldurmaları lazım. 
Son zamanlarda iyi niyetli, hayattan çok basit beklentileri olan kadınların hikayeleri yazılmaya başlandı. 'Çok saf olma  iyi niyetini kullanırlar' diyerek büyümüş ve gözü açık, tuttuğunu koparan kadınlar olmaya odaklanmıştık oysa. Şimdi  küçük, gülümseten  hikayeleri seviyoruz.. Kapitalizmin yüksek topuklu, güzel, hırslı kadınları bizi yordu sanırım. Herkesin biraz nefes alası, tüm bu yorgunluğa inat  içindeki Lulu'yu bulup basit yaşayası var. 

Bu da Frances Ha! 
        








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf