Brocante- İkinci el eşya fuarı

İkinci El eşya fuarı afişi
Kasım ayında bir pazar günü önünden geçerken farkına vardım bu fuarın. Çok bilinen ve sık sık tekrarlanan bir gelenekmiş 'brocante'. Hatta televizyon dizisi de varmış genelde yaşlıların kaçırmadan izlediği. Bir şekilde toplanan eşyalar hikayelerini bilen kişiler tarafından görücüye çıkarılıyor. Kullanılmış oldukları için fiyatları ucuz değerleri yüksek olsa da..
Oldum olası kullanılmış eşyalara merakım var. Yeni olan her şeyden daha çok seviyorum zamanında birine ait olmuş olanları. Odanın bir köşesinde sessizce birinin hikayesine tanıklık etmişler. Kime ait olduğunun önemi yok. Her hayat koskoca , ayrıntıları yazılamayacak bir hikaye. O hikayeleri hiçbir zaman detaylarıyla öğrenemiyoruz. Bize anlatılan kısmını biliyoruz yanlızca. Eşyalar konu komşudan saklanması gereken detaylara hakimler. Bu kısmı hepsini bilge görmeme sebep oluyor. Gördüğüm şapkaların, çantaların, gramofonun, kül tablasının geçmişini düşünmeden edemiyorum. Kimin hediyesiydi de sevgisizlikten ye de aşırı sevgiden elden çıkarıldı. 


 Masalarda kitaplar, posterler, eski kayıtlar var.. Bunların tam arkasında yüzlerce eski kartpostal duruyor. Arkası dolmakalemli güzel bir el yazısıyla doldurulmuş. Bazılarını anlamakta zorlandım. Aralarından iki tanesi Paris'ten ve Bordeaux'dan sevgiliye yazılmıştı . 50li yıllar ,madame hitabıyla başlıyor, 'vous me manquez' (sizi özledim) ile devam ediyor. Ellili yılların aşkları kırılgan sizli bizli. 

 Brocante sakinleri bütün gün kahve sigara eşliğinde eşyalarla ilgilenen insanlarla sohbet ettiler. Yaklaştığım her standda satış yapmaktan çok sergilediği parçanın geçmişini anlatarak onu onurlandırmaya çalışan insanlar vardı. Bir şeyi beğendiysen ve senin olsun istiyorsan hikayesini dinleyip inanacaksın, fiyatı uzlaşmaya açık. 


 Biraz yıpranmış ama hala rengarenk Fransa breton bölgesi ve dünya haritaları vardı. Almak isteyip büyüklüğü yüzünden vazgeçmek zorunda kaldığım şeylerden biri haritalar.



 Saatler, biblolar, küçük sürahiler..Alayım bir köşede dursun dediğim sonra bu 'toplayıcı' özelliğimi bastırıp birkaç küçük parçayla kendimi durdurabildiğim bölüm..
 Sunay Akın'ın oyuncak müzesi geldi aklıma bu kadar askeri bir arada görünce. Oyuncak Müzesi'nde devasa bir Nazi Almanyası ordusu böyle sıralanmıştı. 






 Sunay Akın'ın Oyuncak Müzesi'ndeki nazi ordusu

  Eski paralar satılıyordu tanesi 5 eurodan. Bizim paramız var mıdır aralarında diye bakarken sağda 10bin lirayı gördüm. 

Bunlar da Brocante'da geçirdiğim 4 uzun saatten sonra hikayesini dinleyip aldıklarım. 4 saatin çoğu kartpostalları deşifre etmeye çalışmak  ve almayacağım büyük ahizeli telefonların ve şamdanların hikayelerini dinlemekle geçti. Kapanmaya yakın bazılarının  hayatından üç beş cümlelik hatıra toparlayarak eve döndüm.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf