Kendi Tarafını Tutmak



Yeni yıl apar topar geldi. Geçen sene aldığım kararlarda aşamalar kaydederken yolda yine beklemediğim çok şey buldum.  İstediğim gibi olmayan işlerde kendime çok yüklendim. Ne çok '' böyle olmaması gerekiyordu'' diye düşündüğümü fark ettim. Birkaç aydır bu cümleyi hayatımdan atmaya çalışıyorum. İnsan kendi tarafını tutmalı diye düşünmeye başladım. Bazı işler istediği gibi gitmediğinde, böyle olmamalıydı demek yerine, olduğu haliyle barışmalı. Kendimi eleştiren olmaktansa, moral veren, yine de iyisin diyen olmayı denedim. Başkaları için sık sık yaptığımı bir kez de kendime yaptım. 
Bir dile konsantre olunca diğerini unutuyorum. Fransızca okuyup dinlersem İngilizcem bozuluyor, İngilizceye yüklenirsem Fransızcam uçup gidiyor. Önceden hep Fransızcayı koruyup kollardım. En sevdiğim yazarların dili, filmlerin ritmiydi.  Buraya geldiğimden beri kendimi bu konuda yerden yere vurup çok yorduğumu nihayet anladım. Bazen o kadar çok şeyi aynı anda istiyorum ki hepsine çaba sarf edince dayak yemişe döndüğümü unutuyorum. Senelerce emek harcadığım dili artık en yüksek seviyede tutmanın bir yolu kalmadı. En azından bu ülkede olmuyor. Konuşmak için her bulduğum etkinliğe atlamaktan da yoruldum. İki dili karıştırmadan tek bir yazı yazamamaktan, elli kere sözlük kontrol etmekten, ortak kelimelerin telaffuzunu karıştırıp hayal kırıklığına uğramaktan yoruldum. Belki artık ikisinden birinin geri planda kalmasına, geri planda kaldıkça bir nebze unutulmasına izin vermem gerekiyordur. Belki yaşadığım ülkenin bana çok zor gelen dilini de öğrenmeye çalışmaktan vazgeçmem gerekiyordur. Kafamdaki ideallerden, öyle yapmalıyım, böyle olmalıydı'lardan kurtulup biraz kendi tarafımı tutmam gerekiyordur artık. 
İşin kötüsü bu kendi kendini sürekli yeni beklentilerle yiyip bitirmenin sadece dille ilgili olmadığını, yazmakla ve öğrenmekle ilgili her konuda çirkin bir iç sesle kendime sürekli çelme taktığımı fark ettim. Bu çelmelere rağmen iyi ilerlemişim diyorum bazen. Bu meseleyi biraz araştırınca türlü türlü  sendromla karşılaştım. Biri de son zamanlarda her yerde karşımıza çıkan impostor sendromu. Bu bana modern insanın kendi kendine çelmesinin bilimdeki adı gibi geldi. Her başarıyı bir tesadüf görmek. Bu aldatmacanın bir noktada ortaya çıkacağını söyleyen bir iç sesle yaşamak. Benim iç sesim o kadar ileri gitmiyor. Sadece neyi iyi yapsam bunun herkesin başına gelecek, önemsiz, küçük bir aşama olduğuna inanıyorum. Sanki asla bir yere varamıyorum. İyi bir yazı yazsam, daha iyisini yazabilirdim, diyorum. Manyak gibi çalıştığım bir sürece de girmiyorum ama bu yargıya varınca. Keşke girsem. Yargıya varıyorum konu kapanıyor. Bunu fark ettikten sonra etrafımdaki insanları gözlemlemeye başladım. Çoğu kadında aynı eğilimi gördüm. Kendimizi kutlamaktan çekiniyoruz. Adımları küçük, elde edilenleri değersiz görüyoruz. Daha neler yapılabilirdi'ye odaklanıyoruz. İdealin hayaliyle ömür tükeniyor.
Yeni yıl arifesinde kendi tarafımı tutmaya karar verdim. Gidenlere üzülmemeye, kalanların tadını çıkarmaya, şöyle olsaydı'lara takılmamaya, e ben de böyle yaptım'a odaklanmaya çalışacağım. Bazen insanın kendine ettiği zulmü dünya bile etmiyor. 
Yeni yıl için buradaki yöneticim bana bir dakikalık bir video hazırlamış. Bu tatlı hareketine on puan verdim. Hemen açıp izledim. Bir şeyleri oldurmak için canını dişine takarak çalışıyorsun, çok kararlı ve sabırlısın minvalinde bir şeyler söylemiş. Manyak gibi bir şeysin demiş kısacası. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Dört ay arka masamda çalışması beni çözmesine yetmiş. Bazen ortaokuldan beri test çöze çöze mi böyle oldum diye merak ediyorum. Sonra küçükken de sabırlı ve başarı takıntılı bir manyak oluşum gerçeğiyle yüzleşiyorum. Bunlar yetmiyormuş gibi şimdi de doğa takıntılı bir vejeteryan oldum. Babamın zor anlarda devreye girip söylediği gibi, sen bir şeye karar verdiysen doğru vermişsindir diyerek kendi sırtımı sıvazlayacağım bu yıl. Yine abartmalarım, olmayacak işlere kalkışmalarım olacaktır. Şaşırmak yok. Ben bir şeye karar verdiysem belki de farkında olmadan doğru karar vermişimdir. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf