Salmon fishing in the Yemen

Uzun zamandır bu filmi izlemek istiyordum. Kardeşim defalarca izleyelim demişti ama hiç fırsat bulamamıştık. Dün gece birden karşıma çıktı, hemen izledim. Önceleri somon balığıyla alakalı zannettiğim için sıkılırım diyordum. Şöyle bir baktım film hakkındaki yorumlara, güzel bir 'romantik komedi' demişler. Bir de ewan mcgregor'u görünce artık izlememek olmazdı.

Film bir Yemen şeyhinin ülkesinin uygun olmayan iklimini zorlayarak somon balığı yetiştirme , kalıcı tesisler kurma isteğiyle bir İngiliz firmasında çalışan Harriet' ten ( Emily Blunt) ve onun da konuda uzman dr. Alfred' ten ( Ewan Mcgregor) yardım istemesiyle başlıyor. Emily Blunt zaten çok güzel bir kadın, ekstra bir çaba sarf etmesine gerek kalmamış. Ewan Mcgregor da benim için hep  Starwars'un Obi- Wan Kenobi'si  . Ama bu filmde alışageldiğimiz o yakışıklılığı ve karizması saklanmış. Daha saf, içten, gösterişsiz ve  tatlı bir bilim adamı rolünde. Beni tek rahatsız eden kısım zorlama gelen üçlü aşk hikayesiydi. Filmin başından belli kimin kime aşık olup nasıl bir tercih yapacağı. Bir kenarda yakışıklı karizmatik ama yüzeysel bir adam  ( somon projesi hakkındaki yorumuyla böyle düşünmemiz istendi sanırım), bir yanda da dr. Alfred... Harriet de bu az tanıdığı iki adamdan birini seçecek. Yine de bu romantizm çok gözümüze sokulmamış, tatlı tatlı akıp gidiyor.

Filmin harika bir mizahı var. Özellikle ingiliz hükümeti ile dalga geçilen sahneler, başbakanın başdanışmanıyla yaptığı chat inanılmaz güzellikteydi, çok güldürdü. Filmin genelinde ingiliz hükümetinin dış politikası, arap ülkeleriyle ilişkileri o mizah hiç kaybolmadan çok güzel eleştiriliyor. Başdanışman rolündeki Kristin Scott Thomas rolünün hakkını öyle iyi verdi ki bende gidip bi tokat atma isteği oluşturdu öyle sinir bozucu bir başdanışmandı.

Bir de film oryantalizme hiç bulaşmamış.  Projeyi başlatan arap şeyhi karakteri 'vizyon sahibi' , bilge bir adam olarak çizilmiş, zorlama bir tarafı yok. Bölgeyi ve insanları olduğu gibi göstermeye çalışmışlar. (Film her ne kadar Yemen'de çekilmese de).En azından ben öyle hissettim. Zaten bizim de artık şu şüphecilikten, orta doğu, arap dünyasında geçen batı yapımı her filmde bir oryantalizm kırıntısı arama dürtümüzden kurtulmamız lazım. Kısacası izleyin, bazı yerlerde çok gülecek, zevk alacak, aşk hikayesinden de mahrum kalmamış olacaksınız.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf