Open Streets Day ve Hayatımın En Uzun Bisiklet Turu

Bu satırları yazacak kol kuvvetim kaldıysa eğer, muhtemelen yazmayı çok sevdiğimdendir.
Önce European Week of Sport Kapsamında düzenlenen ''Open Streets Day'' e katıldım. Ofise geldiğim günden beri hazırlıkları, her şeyin iyi olmasına yönelik hassasiyeti takip ediyordum. Ama kafamda hangi alanlarda, nasıl bir katılım olacağı canlanmıyordu. Canlanmadığı da iyi olmuş. Gördüğüm her standda, yere çökmüş boya yapan, ip atlayan, kendi imalatları olan bisikletlerle yarış yapan, normalde vızır vızır araba geçen caddelerin ortasına çöküp hikayeler okuyan insanlar vardı. Attığım her adımda gördüğüm bir diğer güzel sahneyi hafızama kaydetmek istedim.
Bu etkinliğin asıl büyük olanı 22 Eylül'de yirmiden farklı ülkede eş zamanlı olarak düzenlenecek. Aralarında Türkiye'den de gönüllü olmuş birkaç şehir var. Onlarda olup bitenleri de uzaktan takip etmeye çalışacağım.

Bir şeyi ofiste oturup organize etmek ile alanda görüp katılmak arasındaki farkı bugün yeniden anladım. Bugün gördüklerim iyi ki böyle bir işe girişmişim dedirtti. Hem eğlenip hem çalışmak buna deniyor sanırım.
Elimde etkinliğin promosyon malzemesi olarak renkli tebeşirler, uçurtmalar, tenis raketleri, toplar vardı. Yerde boya yapan çocukların yanına eğilip hepsinden birer tane verdim. Önce çekinip almak istemediler. Göz ucuyla ailelerini süzdüler. Hediye deyince sevinç çığlıklarıyla aldılar. Çocukları mutlu etmek güzel bir hismiş.
Bugün ilk defa Kopenhag'ın düzeni, sistematiği yok olmuş, sokaklar karmaşayla, insanın adım atmaya çekindiği ana caddeler her milletten insanla yok olmuştu. Farklı gözlerle baktım caddeye. Araçsız ne kadar geniş ve büyüleyiciymiş.


Etkinlik bitince yeni yeni alışmaya çalıştığım bisikletimle epey yol gittim. Merak ettiğim yerler azalırken kilometreler çoğaldı. Sırtımdaki, bacaklarımdaki bütün kasları hissettim.Sporda da hayatta olduğu gibi ilerliyor işler. Zorlanan yer güçleniyor. Burada bisiklet ve yüzmeyi ciddiye alarak yapıyorum. İkisinde de yorulduğumu, kalbimin hızlı hızlı çarptığını duyuyorum. Varolmak hoşuma gidiyor. Hoşuma gidiyor derken kendimi bir anda haritanın çok uzağında buldum. Geldiğim yollara, bisikletle aldığım mesafeye baktım. Bir saatten fazla. Hayatımın en uzun kilometresini yapmışım acı çekerek de olsa. Biraz acı çekmek ilerleyebilmenin koşulu anlaşılan.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf