Kendine karşı gelmemek



Enerjisini içten ya da sınırlı sayıda kişiyle kurulan derin muhabbetlerden alan biri olarak kendimle en büyük sınavımı bir toplulukla iki günden fazla bir arada kaldığım anlarda yaşıyorum. 
İş yerinde, her yaz tatili, yazlık büyük bir ev kiralayıp hep birlikte orada kalma ritüelimiz var. Benim çok eğlendiğim ama kendimi enerjimin tükenmemesi için kollayıp korumam gerektiği günler oluyor genelde. Bu hafta da birkaç gün on dört kişi büyük bir evde bir aradaydık. Günler sabahın erken saatinden akşam yemeğine kadar planlanmıştı. Birlikte akıl yürütmek istediğimiz konular, yoga seansları, birlikte yemek hazırlayacağımız, ekip olarak bağımızı güçlendirecek aktiviteler.
Programa göz attıktan sonra konuşacağımız konular hoşuma gitmekle beraber ilk düşündüğüm çok yorulacağım oldu. Kendime ara sıra boşluk bırakmaz, odama çekilmez, sessizlikle geçireceğim anlar bulmazsam hızlıca tükeneceğimi biliyordum. Neyse ki artık kendimi, neye ihtiyacım olduğunu daha iyi biliyorum. Bu da bana iyi gelmeyen aktivitelere ( aşırı fiziksel güç, hızlı düşünme, vücudumu şekilden şekle sokmamı gerektirecek energizer dedikleri aktiviteler vb) hayır dememi kolaylaştırıyor. Maalesef istemediğim her şeye hala hayır diyemiyorum. Demeyi başarsam da özür diler gibi ardından binbir açıklama yaparken yakalıyorum kendimi.

Program başlar başlamaz derin nefesler almaya, yorulduğum, odağımı kaybettiğim anlarda olayları akışına bırakmaya çalıştım. Her konuda fikir belirtmek zorunda olmadığımı, özellikle fikrim olmayan konularda konuşmak için kendimi zorlamamın bana hiç iyi gelmediğini içimden tekrarladım. Bu tekrarlara düşeceğimi fark ettiğimde derin nefesler alarak sustum. Kendimi fazla yargılayan sesi de kıstım. Harika gidiyorsun dedim kendime sürekli. Gerçekten de hayli duyarlı ve içedönük kişilere yönelik olmayan bu tarz toplantılarda eskiye kıyasla çok daha iyiyim. Eskiden kafamdaki ideale uyamadım diye, ki uyamayacağımı çünkü öyle biri olmadığımı bildiğim halde, kendimi zorluyor değişmeye çalışıyordum. Olduğum şekilde sahip olduklarımı görememe ve takdir edememe sorunum vardı. Hep neye sahip değilsem, bu tarz toplantılarda konuşma ve sosyalleşme enerjisi hiç tükenmeyen insanları idealize ediyordum kafamda, ona özeniyor, neredeyse öyle olmadığım için kendimi suçluyordum. Galiba düzelebilecek bir özellik olduğuna inanıyordum bunun. 

Şimdi hala ulaşmak istediğim noktada değilim. Kendimi gereğinden fazla zorladığım anlar oluyor. Bir şey kaçırır mıyım hissinden kurtulabilmek o kadar kolay değil. Bu his iç sesimden baskın geliyor bazen. Bazen de diğer insanların sosyalleşmeye dair beklentilerini, onlar dile getirmese bile geçmiş yaşantılarımdan yola çıkarak tahmin ediyor, kendi kendime baskı uyguluyorum. 

Yine de kaydettiğim kendimi tanıma, ihtiyaçlarımı dinleme aşamasından memnunum. Bu kadarı bile eskiye kıyasla oldukça başarılı. 
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf