Son dakika hataları

 



Bir toplantı için İspanya'nın Portekiz'le komşu şehri Pontevedra'ya iş yerinden bir arkadaşımla seyahat ettik. İki günlük toplantı sonunda dönüş planımız, toplantıyı organize edenlerim seyahat acentası tarafından planlanmıştı. Sabah 9.30 treniyle Pontevedra'dan 4 saatlik bir tren yolculuğuyla Madrid'e gidecek, birkaç saat şehirde zaman geçirdikten sonra uçakla Kopenhag'a dönecektik. 

Sabah otelden ayrıldık. Tren istasyonu yürüme mesafesindeydi. İstasyona vardığımızda trenimizin kalkmasına on beş dakika vardı. Elektronik biletler iş arkadaşımın telefonundaydı, kontrol de etmemiştim. Onun yönlendirmesiyle hareket ediyordum. Bileti bulunca yüzünde bir şaşkınlık belirdi. Bu bilet Ekim ayına alınmış diye şaşkınlıkla haykırdı. Öylesine aniden ve aşırı panik oldu ki onu sakinleştirmekle problemi anlayıp çözmek arasında bocaladım. 

Uzun yıllardır sorunlar karşısında çok büyük tepkiler veren, hayretler içinde kalan, çözümden ziyade kim nerede hata yaptıya odaklanan insanlarla zorluklar yaşıyorum. Bu tepkide beni tetikleyen bir şey var. Sanırım çocukluğumdan geliyor. Etrafımdaki insanlardan sorun anlarında sakin kalıp çözüm odaklı yaklaşmalarını bekliyorum, bu olmadığında da sinirim bozuluyor. Oysa herkes aynı değil ve ben bunun farkındayım.


İçten içe aşırı panik hallerine sinirlenir ve bunu arkadaşıma fark ettirmemeye çalışırken, belki de o da benim sakinliğime uyuz oluyordur diye geçti aklımdan. Bende de böyle anlarda sessizlik ve düşünme ihtiyacı doğuyor. Kendi yaptığım hataları iyi bildiğim için hata yapan acentaya öfkelenemiyorum. Yani şöyle düşünüyorum; İkimizin de acil şekilde bulunması gereken bir etkinlik, toplantı vs yoktu. İkimiz de bu hatadan çok fazla etkilenmedik. İnsanın dahil olduğu yerde hata oluyor. Keşke biletleri son dakika değil önceden kontrol etseydik. 

Olayın içindeyken bir yandan da tepkilerimizi gözlemliyorum. Hata anında ilk tepki olarak, sanki kendimiz hiç böyle hatalar yapmıyormuş gibi, karşımızdakinin eksikliğini, yanlışlığını büyütme, kendimizi yüceltme haline giriyoruz. O an bir tarih hatası dünyanın en büyük hatasına dönüştü. Nasıl böyle bir hata yapılabilir! İnsanın olduğu yerde bu cümle ne kadar saçma. 

Tren kalkana kadar çok kısa bir süremiz olduğu için ve bir plan yapıp birlikte hareket edemediğimiz için ilk treni kaçırdık. Bu esnada seyahat acentası ile irtibata geçtik, hatayı anladılar. Özür dileyip başka bir tren rezervasyonu yapmayı önerdiler. Ama bütün biletler satılmıştı ve Kopenhag uçağına yetişmemiz imkansızdı. Ne yapacağımızı planlamaya çalışırken hala bilette hata yapan kadına öfkelenen arkadaşımın şikayetlerine maruz kalıyordum. 

Yarım saat içinde bütün alternatifleri kontrole edip bir gece Madrid'te kalmaya, ertesi günün uçağıyla dönmeye karar verdik. Bütün bunlar olurken defalarca, ''Böyle hatalar olur, çözeceğiz merak etme. En kötü ihtimalle bir gece kalır ertesi gün döneriz'' vb şekillerde arkadaşımı teskin etme çabam sürüyordu. 

Sonunda geç bir trende yer bulduk, Madrid'de bir gece kaldık ki bizim için çok keyifli bir akşam oldu. Olay anında panikleyen ve sürekli şikayet eden arkadaşım, Madrid'de geçirdiği akşamdan en çok keyif alan oldu. Defalarca iyi ki böyle olmuş, Madrid'i görmüş oldum dedi. Bir yanım iyi hissetmesine sevinirken bir yanım hatayı fark etme anında ve sonrasında bana yaşattığı strese, bir anda içinde bulunduğum teskin etme ve toparlama rolüne öfkelendi. Bu öfkem üzerine bir süre düşündüm. Neden insanları olduğu gibi kabul edemediğimi sorguladım. Kendi sakinliğimin 'olması gereken' olduğuna nasıl karar veriyorum ve diğerlerini öyle olmadıkları için neden yargılıyorum? Elbette pratikte panik hali daha fazla hata yapmaya yol açıyor ve işlevsiz. Yine de yanlış değil ve herkes benim gibi hissetmek zorunda değil.

Üzerine biraz düşündükten sonra yine yollar çocukluğa, duygusal olarak olgunlaşmamış bir ailede büyümüş olmama çıktı. Muhtemelen onun hata anındaki paniği ve aşırı öfkesi de bir yerlere çıkıyordur, kim bilir. 








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf