ÇIPLAK KADINLAR


'' Daha iki yıl önce 130 kiloydum inanabiliyor musun ? Şimdi normal görünüyor muyum
sence ? '' diye sordu kendinden şüphe eden yüz ifadesiyle. Kahve bardağını iki eliyle sıkıca
kavramıştı. Kirlenmiş bir dereye bakan geniş balkonda insanların yavaş yavaş sarhoş olmaya
başladığı bir saatteydik.
'' Herkes kadar normalsin, merak etme'' dedim.
Kendi sarhoş olmadan ortamdaki içen kişilerin ertesi gün pişman olacağı duygusallığından cesaret
almışa benziyordu. Birazdan bana iyice içini dökeceğinden , ertesi sabah gözlerime bakarken
utanacağından emindim.
'' Neden normal olmadığını düşünüyorsun? Kilolu halini görmedim ama şu an gayet
yakışıklısın'' dedim . Avutmaya çalışmıyordum. Onu ilk gördüğüm gün ne güzel bir yüzü var diye
geçirmiştim içimden. Yakışıklı değildi, güzeldi. Kadınların estetikle sahip olmaya uğraştığı dümdüz
bir burnu, sürekli nemli onu romantik gösteren yeşil gözleri vardı. Böylelerinin anne babasının
kusursuz güzellikte olduğunu düşünürüm, şu mutlu aile reklamlarındaki bembeyaz dişleriyle
gülümseyenlerden.
'' Son bir yılda 40 kilo verdim. Hala üzerimde ağırlığı varmış gibi. Buradaki diğer erkekler
kadar normal olduğumu düşünüyorsun yani öyle mi?'' diye ısrar etti.
'' Fiziksel olarak hiçbir fark göremiyorum evet. Kendini böyle sorgulamayı bırak '' dedim.
'' O halimi görmediğin için.. Neyse.. Kadınlarla hiç şansım yoktu biliyorsun, çirkin olduğumu
düşündüler hep''
'' Şimdi eski halini bilen kimse kalmadı, özgürsün . Neden unutup keyfini çıkarmıyorsun ? ''
'' Yok artık düşünmüyorum. Sadece.. Tekrar şansım olabilir mi merak ediyorum'' dedi
gülümseyerek.
'' Olmaması için bir sebep görmüyorum. Sadece bir hamle yapıp denemen gerek. Denemeden
bilemeyeceksin.''
'' Acı çekmek istemiyorum, onca uğraştan sonra ağır gelir''.
'' Hiç bilemezsin o zaman''
'' Belki bilmemek deneyip hayal kırıklığına uğramaktan iyidir''
Öyle el değmemiş, kimse tarafından test edilmemiş korkuları vardı ki açık olamıyordum ona.
Korkarak, denemeden, sadece sorular sorarak olmaz , yaşaman lazım diyemiyordum. Başkalarının
şarap kadehlerinden, bira bardaklarından taşan girişkenliğine karşı sıkıca kavradığı kahve kupasıyla
savunmasızdı. Konuşulanları ertesi gün unutmayacak, içtiği her kahvede haksızlığa uğradığı fikri
pekişecekti.
Ona yardım edecek birkaç şey söylemek istiyor, bir yandan da bu yakınlıktan sıkılıyordum. Onunla
olduğum her an ,hayatını tamamen değiştirecek, düştüğü yalnızlıktan ve geçmişin yürek ezen
hatıralarından kurtaracak kadın rolü üzerime yapışmış gibi geliyor, bu rol dağılımından huzursuz
oluyordum. İlişkimizin aşırı samimi olduğunu vurgulayan bir arkadaşıma kimsenin kurtarıcısı
olmak istemiyorum demiştim bir akşam sinirle. ''Ama o senden çok hoşlanıyor bence'' dedi
gülümseyerek. Bu ihtimali ilk kez başkasından duyduğum için şaşırdım. Şaşkınlığım onu , o an
üçüncü bir kişiye kötülememe sebep oldu. ''Küçük bir çocuk gibi davranıyor, öyle biriyle mümkün
değil'' dedim. Dış görünüşü konusundaki endişelerinden , bir kadınla nasıl konuşacağını hiçbir
zaman bilemeyeceğinden bahsettim. Ağzımdan çıkan her kelimede acımasızlığım kulağımı
çınlatıyor, fark etmeme rağmen konuyu değiştirmiyordum. Onunla sadece arkadaş olacağımdan tüm
dünyanın emin olmasını sağlamaya çalışıyordum.
Çoğu zaman topluluk içinde başbaşa kaldığımız, gecenin havasına göre farklı konulara
yoğunlaştığımız iş yemekleri, arkadaş evlerinde geceler düzenleniyordu. O benim hayatıma hiç
girmese de benim onunkinin önemli bir parçası haline gelmeye başlamam bu geceler sırasında oldu.
Ya da ben öyle zannediyordum. Anlattığı her şeyi büyük bir nezaketle dinliyor, anlamsız
bulduklarımı kısa cevaplarla geçiştiriyordum. Zamanla önümde tüm çıplaklığı ; korkuları,
güvensizlikleri, en küçük mutluluklarıyla durmaya başladığını fark ettim. İnsan zaafları, neşeli
halleri, utangaçlığı ve şakalarıyla vücuttan başka her şeydi. Ona bir adım daha atabileceğim ya da
görmezlikten gelip çekileceğim noktaya gelmiştim. Biri kendini sakınmadan gösterdiyse
karşılığında bir hamle bekler, güvenebileceğini görmek ister diye düşünüyordum. Hem bana
güvenebilirsin deyip çizgiyi geçmek , yakın arkadaş olmak istiyor hem de yapacağım bu hamlenin
beni 'aşık olunan kurtarıcı' rolüne hapsedeceğinden korkuyordum. Arada attığı kaçamak
bakışlardan , beni, geçmişini bilmeyen , birlikte iyi vakit geçirdiği kadın olarak görüp istemediğim
hayaller kurduğundan neredeyse emindim.
Planlamadan soğuk davranmaya başladım ona. Kafamda dolaşan düşünceler doğal davranmamı
engelliyordu. Aradığında bazen cevap veriyor, telefonu açmadığımda da türlü bahaneler
uyduruyordum. İş dışında görüşmez hale geldik. Tüm umursamaz tavırlarıma rağmen mesajlar
atmaya, hayatımda olup biteni sormaya, ilgilenmeye devam etti. Kendinden hiç bahsetmiyor, benim
problemlerimi çözmeye, beni mutlu etmeye çabalıyordu. Bir süre sonra vazgeçer, sıkılır nasıl olsa
diyordum. Öyle olmadı. İlgisizliğimden etkilenmeden yakınlığını sürdürdü. İlk defa o zaman yok
sayıldığında arkasını dönüp gitmeyecek iyilikte olduğunu düşündüm. Korkuları kadar saf bir yer
vardı içinde. Plan yapmıyor, sorgulamıyor, içinden geldiği gibi davranmaya devam ediyordu.
Bu kadar hesapsız olabileceğine inanamıyordum. Benden başka kimsesi olmadığı için yakınlığını
korumaya çalışıyor dedim kendime. Bencillik aradım içinde. Uzak davranmaya devam ettim.
Bir akşam iş yerinden ortak arkadaşımız olan , yıllarca Sao Paulo'da yaşamış , Brezilya kadar sıcak
Sarah'nın evine yemeğe davetliydim. Onun da geleceğini biliyordum, mesaj atıp haber vermişti.
Sarah'nın masası her zamanki gibi rengarenkti. Duvarları harika güzellikte nü kadın fotoğraflarıyla
dolu bu eve çok sık gelmesem de her gelişimde hayran kalırdım. Sonunda hayatın gri
sokaklarından, yıpranmış ruhlarımızdan kurtulup kapısından girince yaşamaya başladığımız bir
evdi. Duvardaki göz alıcı çıplaklığın karşısında giyinik olmaktan utanırdım. Ev bize , kendinizden ,
kafanızda taşıdıklarınızdan kurtulun diyordu. Aynaya bakmadan bedenimi gördüm duvarlarda.
Hepimiz onlardan biriydik. Bazılarımız güvenle, ona bakan gözlere aldırış etmeden çıplaklığıyla
övünürken , bazılarımız kafasını kenara çeviriyor , görmezden gelmeye çalışıyordu. Vücudumu
güzel bulmama rağmen , bu duvarda çırılçıplak kalamazdım diye düşündüm. Hepsinden önce beni
sarıp sarmalayan, her şeyi kontrol altına almak isteyen , kafamda dolaşıp huzursuz eden
düşüncelerim, peşin hükümlerim vardı. Kıyafetlerden kurtulsam da çıplak kalabilir miyim,
bilmiyordum.
Renkli masanın etrafında kalabalık bir grupla yemeğe başladık herkes geldikten sonra. Ortamın
neşesi, sıcaklığı hepimizi sardı. O, masada hemen karşımda oturuyordu. Sarah, Sao Paulo'da kalbini
kıran bir kadından ''en azından ateşli geceler geçirdik'' diye bahsederken , O, şimdiki sevgilisinin
daha çekici olduğunu söyleyip kalbi kırık kadının gönlünü almaya çalıştı.
'' Tatlım unuttum eskisini çoktan. Acı çekmiyorum artık telaşlanma. Yakında Mariana ile
kavuşuyoruz hem '' diyerek içten bir kahkaha attı Sarah
''İspanya biletini değiştirecektin, hallettin mi'' diye sordu o.
'' Hallettim bir hafta erken gidiyorum''
''En az senin kadar heyecanlıyım'' diyerek kendine çekip sarıldı Sarah'ya.
Olan bitenden ikisi dışında hiçbirimizin haberi yoktu. Ardarda meraklı sorular gelmeye başladı.
Onun sandığım kadar yalnız olmadığını anladım.
Yemek bitince , balkona yakın bir köşede üç dört kişi şaraba kaldığımız yerden devam ediyorduk.
Yalnız kaldığım bir an yanıma geldi. Gözü duvardaydı :
''Etrafta çok fazla güzel kadın var, Sarah ağzının tadını biliyor'' dedi gülerek.
'' Evet mükemmeller'' dedim.
'' Sandığın kadar mükemmel değiller, yakından bakınca insanların 'kusur' saydığı her şey
onlarda da var, bak mesela şunun kalçalarına düpedüz selülit''
''Doğru az da olsa var''
'' Geçenlerde bir haber görmüştüm. Amerikalı bir fotoğrafçı ''Nü Proje'' diye bir şey
başlatmış. Dünyanın her yerinden kadınlar evlerinde çektikleri çıplak fotoğraflarını göndermişler.
Sarkık göbekli orta yaşlı kadınlarla, dik memeli genç kadınlar aynı kitapta toplanmış sonunda.
Fotoğrafçı diyor ki 'modellerin fotoşoplu çıplaklığının yanında, 'sıradan kadınların' yıllarca
vücutlarında biriktirdikleri acı tatlı tüm izlerle güzel olduklarını göstermek istedim'. Bu
fotoğraflarda da 'kusur' örtmeye çalışılmamış. Kimin çapkın , kimin utangaç, kimin yatakta vahşi
olduğunu anlıyorsun neredeyse'' dedi aynı gülümsemeyle
Neşesi beni de rahatlattı :
'' Kadınlarla aran kötü sanıyordum'' dedim.
'' Yapma.. Bunu anlamayacak kadar değil. Her erkek kadın vücudundan anlar''
'' Sarah'yla gerçekten yakın gibisiniz. Sevgililerinin bile her şeyini biliyorsun neredeyse''
'' İş çıkışı bazen geliyorum buraya. Yemek yiyoruz birlikte. Seviyorum bu evi, güzel bir
enerjisi var. Vücudumla barışmama yardımcı oluyor. Hem sen beni tek ettikten sonra çok yalnız
kaldım''
'' Terk mi ettim ? Öyle mi adlandırıyorsun''
'' Evet, korktun kaçtın. Geçmişin yaralarını senle kapatmaya çalışacağım zannettin. Sana
ihtiyacım olduğunu düşündün. İçimi açıp , kaygılarımı anlattıkça uzaklaştın benden. Belki de çok
bahsedip bıktırdım seni bu kilo vermiş bedenden...Hiçbir zaman bir sevgilisi olmayacak, benim
başıma kalacak bu herif dedin . Sana aşık olmamın yükleyeceği bir sorumluluk var zannedip
korktun. Merak etme aşık değilim. Olabilirdim, neden olmadım bilmiyorum. Tehlikeli bir kadınsın,
olmamakla akıllılık etmişim''
''Neden tehlikeliyim ?''
'' Mükemmel olman gerektiğini zannettiğin için. Anlatmıyorsun kendini, korkuyorsun.
Hepimiz buradakiler kadar, belki daha fazla 'kusurluyuz'. En ufak bir pürüzün ortaya çıksa güçsüz
kalacağını zannediyorsun. Bu kadar giyinik olma. Utan, kafanı çevir, bakma bize ama biraz soyun.
Bacağındaki yara izini saklamaya çalışan çocuk gibisin. Görünürse 'yine mi o ağaca tırmandın 'diye
kızacak annen ve artık seni sevmeyecekler sanki.
'' İstediğim kadar açık olmayı beceremediğim doğru'' dedim boğuk bir sesle ne diyeceğimi
bilemeden.
''En azından bana açık olmanı bekledim'' dedi. '' Sıkıldım, bunaldım anlatıp durma , şu
kahrolası eski kilolarından artık bahsetme , filinta gibi vücudun var, ben senin aşık olacağın kadın
değilim, olmak istemiyorum. yenilgilerini benimle teselli etmeye çalışma deseydin.. Düşündüğün ne
varsa uzaklaşmak yerine bana söyleseydin ''
'' Çok kırılgandın, korktum. Tüm iletişimimiz kopar zannettim. Biliyorsun
arkadaşlığından keyif alıyorum''
''Kırılgan olduğuma inanmak kolayına geliyor. Kırılgan değildim tam tersi senden gelecek
her şeye açıktım, dürüsttüm sana karşı. Korkularımı anlatmaktan çekinmedim. Sorun senin bunları
zayıflık zannedip çekilmez bulman''
'' Evet öyle düşünmüştüm. Şimdi hatalı olduğumu anlıyorum''
Elindeki kahveyi kenara bıraktı, Sarah'yı teselli ederken yaptığı gibi kendine çekti beni. Korkmadan
sarıldım. Onun benim yardımıma ihtiyacı yoktu ben onun yakınlığına ihtiyacım vardı.
''Şu en üst soldaki kadının bacakları ne kadar güzel, Birgün böyle bir kadınla olur muyum
dersin ?'' dedi neşeyle. Güldük

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf