Biz ne zaman çabalamadan bir şey elde edebildik ki?

Bir arkadaşım var. Planlarımızdan ve her biri için harcadığımız çabadan bahsederken hep şöyle der, Biz ne zaman çabalamadan bir şey elde edebildik ki? En ufak, kiminin zamanın akışına bırakarak çözülüverdiğini gördüğü işler bizim elimizde kör düğüm olur. Bir şeyi basit görüp ertelemeyevereyim o iş kendisine hakaret edilmişçesine zorlaşır. Bunu bildiğimden biri o iş kolay, hemen hallolur diyorsa bir ay önceden araştırmam gerektiğini bilirim genelde. Bir ay evvel uykularım kaçmaya, rüyalarım bölünmeye başlar.

Nerede olsam olayım bu akış bozulmuyor. Dün bir kez daha anladım. Olaylar şöyle gelişti:
İngiltere'de okumuş Rus ev arkadaşıma İngiltere vizesine başvurmak istediğimi söyledim. Aaa o çok kolay, online başvurabilirsin, burada 2 haftadan kısa sürede çıkıyor, dedi. Bir an içim rahatladı. Bir ay içinde katılmam gereken bir toplantı gereği vizeyi almam gerekiyordu. Neyse yeterince zamanım var diye düşündüm. Bu fikrin rahatlığıyla, not defterime,bir ara İngiltere vizesine bak, yazmanın ötesine geçemeden bir hafta uçup gitti. Üç hafta kala online başvuruyu halledeyim en azından diyerek sisteme girdim. Ödemeler vs her şeyi hallettim ama randevu alamadım. Yana yakıla arkadaşıma koştum. Bir de ben deneyeyim bakalım dedi, o da alamadı. Ertesi gün denerim, sitede sıkıntı vardır diye boşverdim. Üçüncü hafta başka bir ülkede Kongre organize ederken boş bulduğum vakitlerde Youtube'dan İngiltere vize başvuru videosu izleme, forum sitelerinde gezme, resmi mercileri telefon ve mail yoluyla sıkıştırma, daha önce vize almış arkadaşlarımı bir bir arama ile geçti. Sonuç 0. Kimse bu problemi yaşamamış anlaşılan.
Kongre bitti, ülkeye döndüm. Başvuru merkezini güç bela bulup, randevuları olan şanslı insanlar arasında yüzyüze konuşacak bir insan evladı bulma ümidiyle bekledim. Bir süre sonra bir görevli belirdi. Randevu alamıyorum diye önüne atladım.  Zaten denediğim her şeyi anlatmaya başlamasın diye bir çırpıda, herkeslere açılan randevu sayfasının bana açılmadığını söyledim. Telefonumdan tüm süreci gösterdim. Aaa, dedi, ilk defa böyle bir sorunla karşılaşıyorum. Yaa, dedim, işte böyle. Teknoloji gücüyle çözülebilecek bir şey olsa ben halletmez miydim. Bilgi İşlem'den arkadaşlarıma ulaşayım deyip bir odaya girdi. Bir saate yakın da çıkmayınca herhalde herkes seferber oldu benim sorunu çözmeye çalışıyor diye düşündüm. Odadan çıkınca beni gördü. Ben seni gittin sandım, senin başvuruda bir sorun yok, laptopta dene açılır, dedi. Yahu bunu denemeyi akıl etmeyecek kadar saf mı görünüyorum. Her yolu denedim ben, dedim. Başka bir arama moturu indirdim, hatta ülkemdeki arkadaşımın ofis bilgisayarından bile denettim, vallahi de billahi de olmuyor dedim. E benim bilgisayarımda oldu, dedi. Ben de kendi coğrafyamın ısrar ve ikna yeteneğini neden kullanmıyorum ki diyerek, senin bilgisayardan bana bir randevu alıverelim mi'nin resmi versiyonunu söyledim.  Şirin de bir bakış attım. Kadın duymamış olmak için neredeyse kulaklarını tıkayacaktı. Yasak maalesef,  böyle bir şeyi asla yapamam dedi.  İçimden bir ses, bu kadın bana bugün git yarın gel muamelesi  yapıyor dedi. Ama neyse ki bende, A olmadı mı o zaman gideyim madem diyecek Avrupalı bir kabullenmişlik de tok. Hiçbir cihazda yapılamayanın kadının bilgisayarında gerçekten olduğunu görmeden gitmek bu zamana kadar öğrendiklerime yakışmaz. Bugün dört saat bekledim, olmazsa gelir yarın da o kadar beklerim, dedim. Gülümseyerek yanıma oturdu. Seni anlıyorum, kusura bakma bu problem için dedi. Yasak ama, gel beraber telefonumdan deneyelim bir de diyerek telefonunu uzattı. Bütün etapları atladık, randevu sekmesi gerçekten de açılıverdi. Ben çığlık attım, o güldü. Neredeyse birbirimize sarılacaktık. Ertesi güne randevumu aldım sonunda.

Kiminin kimliğini gösterse yettiği, kimliği sınırdan geçecek kadar değerli olmayanın online başvuruyla bir çırpıda hallettiği vize benim için haftalar süren, zorluk derecesi artırılmış bir bulmacaya dönüştü. Arkadaşımın zaman ve mekan fark etmeksizin haklı olmaya devam ettiğini yeniden anladım, Biz ne zaman çabalamadan bir şey elde edebildik ki?





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf