tree of life


Bazen birini en sevdiği filme ''tree of life'' cevabını verdiği andan itibaren koşulsuz şartsız seversin.
Pencerenin arasından sızan güneş ışığına uyanır uyanmaz parmaklarını uzatan çocuktur o. Karıncaları gezdirmiştir elinde, bebeklerin ayaklarını öpmüştür. Yanından geçtiği ağaçlara dokunmuştur hissederek.
Sormana gerek yok bilirsin.
Yağmur yağdığında herkes eve koşarken o gökyüzüne bakmıştır, gülümsemiştir.
En sevdiği renk yeşille mavidir. Yürümeyi arabaya binmeye tercih eder; dinlemeyi konuşmaya.
Yeşillikler arasında yapayalnız ahşap evin hayallerini kurarak yaşayan adamdır o betonlar ülkesinde.
Eline her şey yakışır.
Yemek yaparken şarkı söyler. Aceleye getirmez, beğendirmek ister. Sen onu uzaktan izlersin.
Gece bisiklete binmekten hoşlanır. En çok lunaparkta güler.
Mutlu olması için hava güzel olsun yeter.
Her hafta sonu bir gezi planı vardır. Anlamadığı dillerde konuşan insanları dinlemekten hoşlanır.
İstanbul hikayeleri anlattırır.
Erken yatmayı, geç uyanmayı sevmez. Gecenin müziğiyle gündüzün aydınlığını kaçırmaktan hoşlanmaz.
Şiirlidir biraz. Gerçek aşkı arar durur. Bulana kadar arayacaktır bilirsin.
Bir dokunuştan anlar aşk mı değil mi. Aşkın da kokusu vardır belki. Tanıdık kokar,parfüm gibi değil.
Sütlaç gibi mesela. 6yaşından kalma bir koku. Geldiğinde anlarsın sana özel olduğunu.
Vücutlarla avutamazsın onu. Hoşlanmaz. Senin de yeşille maviyi sevmen gerekir onun yanında olabilmen için.
Biraz şiirli olman gerekir. Bakışlardan anlaşılır ya o, saklayamazsın.
Kumlarda yürümen, yırtık pantalonla dolaşmaktan utanmaman gerekir sokaklarda.
çıplak ayağı topuklu ayakkabıdan çok sever.
Bir kotun, bir tişörtünle, gecenin bir yarısı çıplak ayak yürürsün onunlaysan.
Bunları en baştan bilirsin, yaşaman gerekmez.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf