''Aşkın Cep Defteri''

Murathan Mungan'ın bu kitabını bir kafenin kitaplığında gördüm.
Kısa hikayelerle ve aforizmalarla dolu: aşk ve hayat üzerine.
Her cümlesinde ya gülümsedim ya da içim burkuldu.
Bazı insanların derisi ince. Hepimizin yaşadıklarını onlar kelimeler diyarından
cımbızla seçtikleri 'haklı' kelimelerle anlatıyorlar. O yüzden çok tanıdık, çok bizden.

Bunlar Murathan Mungan'ın aforizmalarından en beğendiklerim:


  • Aşk demek, belki bu sefer olur, demek
  • ''Tek istediğim her şeyin eskisi gibi olması''. Eğer bu cümleyi kuracak yere gelmişseniz zaten hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
  • Gereğinden fazlasını söylemek korkusu aşıkların çoğunu dilsizleştirir. Hiçbir şey söylememeye saklanırlar.
    Karşıdaki sorar:
    -Ne düşünüyorsun?
    -Hiç.
    -Hiç konuşmuyorsun?
    -Ne söyleyeyim?
    -Bilmem
    -Bir çay daha?
    -Olur.
    Aşk saklanır.
  • Aşka susamış insanlar, dişlerini ilk buldukları kişide bilemeye başlar. İki tarafın da dikkatli olması gerekir. Gecikmede birikenler. Telaşın hızı. Erken sonlar. Gerisi malum.
  • Aşkın bir hastalık aşaması vardır. Bir noktasında hastalanırsın. Kaçınılmazdır. Kaçınabilenler, aşkını makulleştirebilenlerdir. Makulleştiği anda artık başka bir şey olduğu halde onu”aşk” diye adlandırmayı sürdürürler.
    Hayat insanların kendine tanıdıkları kolaylıklarla doludur.
  • Sıradan bir önemsenme ihtiyacından büyük bir aşk hikayesi dokumaya çalışmak fazla tanıdık, fazla sıradan, fazla sonuçsuz ve ne yazık ki fazla yaygın.
  • Gidiyor.  Bu kez sahiden gidiyor. Hayatından tamamıyla çıkar gibi gidiyor. İnsan bilir bunu. İçinin bir yeri bilir.Önceki ayrılışlara benzemiyor bu. Beceremeyip yeniden yeniden ayrılışlarına. Bunun onlarla arasındaki farkın ne olduğunu tam olarak bilmiyor ama, benzemediğini biliyor. İçimiz bizden önce bilir(…)
  •  Derinliğimizi bize söyleyen kederimizdir.

  •         Aşkta herkes “ne çok sevdiğiyle” ilgilenir, kendinin ya da karşıdakinin ne çok sevdiğiyle; oysa önemli olan ve ilişkiyi asıl yaşatan nasıl sevdiği değil midir? Çok aşk, yalnızca çok aşktır. “Çok”luk hızla ya da usulca yokluğa akabilir, ama “nasıl” orada durur, yaşar, bir bilgi olarak o ilişkiyi olmasa bile hayatı ayakta tutar. Sizdeki hayatı.
  • Aşk aradığını söyleyenlerin çoğunun istedikleri aşk değildir, aşıktır aslında. Kendileri için kafalarında kurdukları “senaryoyu” gerçekleştirebilecek “biçilmiş kaftan” bir aşık.
           Sonuncusu ve bence en güzeli
          "ayrılık da hastalık gibi yaşanır. hani kimi hastalıklar vardır, sabahları daha iyi kalkar, gündüzleri iyileştiğini sanırsın, hallettiğini. akşam indiğinde yeniden ateşin yükselir, gözlerin kararır, özlersin, çok özlersin; sandığın kadar halledememiş olduğunu anlarsın, ateşin sürüyorsa hiç halledemediğini düşünmeye başlarsın.sonra ertesi gün gene aynı şey olur, sabah bir armağan gibi hafif gelir, sonra yine akşam iner. ateş… kor… bir süre böyle sürer bu. kimi zaman iyileşirsin, kimi zaman çaresizliği unutmak sanırsın, kimi zaman artık hiçbir şey sanmayacak kadar kapılırsın gündelik hayatın akışına. 

aşk bazen acısız, ağrısız yıllarca durur aynı yerinde. 


acısı geçeni geçti sanırsın."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf