Dan Franck- Genç Bir Kız


Kütüphane raflarında gezerken Dan Frank'ın ''Genç Bir Kız'' kitabına denk geldim. Bildiğim bir yazar ya da kitap değildi. İletişim'den çıkmışsa kötü olamaz diye düşündüm. Dan Frank asıl ''Ayrılmak'' kitabıyla ülkemizde tanınıyormuş. Kısa bir araştırmadan sonra rastgele de olsa iyi bir yazar keşfettiğimi fark ettim. 
''Genç Bir Kız'' Luca'nın yıllar sonra bile unutamadığı ilk aşkı Anna'yla ilişkisini, Luca'nın kafasında imgeleşen, 18 yaşındaki haliyle anlatıyor. Stalin'in öldüğü gün doğan Leningrad'lı Anna, Sovyet baskısı korkusuyla ailesi tarafından Paris'e gönderiliyor. Havaalanında ayrıldıkları gün bir daha buluşamayacaklarını sanıyorlar. Ancak Anna Leningrad'la kurduğu bağı kolay kolay koparamayacak, Luca ve Anna ikilisini kısa da olsa Leningrad'da görme fırsatı bile bulabileceğiz. 
Luca büyümüş, birçok kitap yazmış ve film çekmiş bir yazar- yönetmen olmuş. Anna'ya yoğunlaşması, aklını kurcalayan, seneler önce Anna'yla hayalini kurdukları ilk film fikriyle artıyor. Geçmiş ve günümüz arasında gidip gelmelerle hikaye merak uyandırmaktan hiç vazgeçmiyor. Sayfa sayısı olarak kısa olan kitap boyunca, baştan beri yollarının ayrıldığını bildiğimiz Anna ve Luca'nın nasıl ayrıldığını, bir daha birbirini görüp göremeyeceğini merak ettim. Neyse ki Dan Franck bu merakımı havada bırakmamış. Anna ve Luca'nın 18'li yaşlarda başlayan ilişkisini, yetişkinliğine ara sıra dönen Luca'nın anlatımıyla takip edebiliyoruz.
Bu kitapta bir şeyi çok iyi anladım; bazen aşk, onunla özdeşleşen kadın/erkek, ve o kadına/erkeğe ait her şey unutulmaz oluyor. Luca'nın Anna'nın dudağının üstündeki beyaz lekeyi unutamaması gibi. Anna'nın 10 yıl sonra mektup yazacağını söylediği Luca'ya, 10 yıl sonra ne pahasına olursa olsun o mektubu ulaştırması gibi. Bu, yalnızca kurgu dünyada, kitaplarla ve filmlerle olabilen bir şey gibi geliyor bana. Böyle bir unutamamanın çok nadir, özel, can yakan bir durum olduğunu da iyi anlatmış yazar. Belki bu iyi anlatım yüzünden gerçekliğini sorgulayamadım, her yerden taşan bir duygusallık yakama yapışmadı kitapta. (Aşk hikayelerinde en çok korktuğum budur; yakaya yapışan yersiz duygusallık.)
Parisli bir adamla, Leningrad'lı bir kızın gençlik hikayesini, unutulamayacak aşkını merak eden varsa bu akıcı kitabı tercih edebilir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf