Almodovar röportajından öğrendiklerim


Pedro Almodóvar's 'Pain and Glory' is not strictly his story - Los ...

Almodovar'ın son filmi Pain and Glory için The Guardian'a verdiği röportajı okuyordum.  70 yaşına giren yönetmen ölümden, çocukluğundan, ailesiyle ilişkisinden de bahsetmiş. Son filmi kendi evinde çekildiği ve ona benzer bir karakteri anlattığı için, kendi hayatını mı film yaptı sorularına hedef olmuş. Yönetmen başta kabul etmek istemese de röportajın ilerleyen kısmında, filmdeki karakter Salvador Mallo'nun kendisi olduğunu daha fazla saklayamayacağını söylüyor. 

Röportajdan genel olarak etkilensem de benim için en çarpıcı tarafı aşağıda alıntıladığım kısım. Sanırım yaşlanmanın getirdiği ölüme yaklaşma korkusundan da kaynaklanıyor, geçmişi sorgulama, bir ailenin çocuğu olarak beklentileri ne kadar karşılayıp karşılamadığın sorusu yakana yapışıyor. Aşağıdaki bazı cümleleri Almodovar gibi İspanya'nın kültür elçisi, en popüler yönetmeninden duymak bir gerçeği kabullenmemi sağladı. İnsan ölene dek çocukluğunu ve ailesini içinde taşıyor. Kim olursa olsun. Ondan beklenenler, ne kadarını yerine getirip getiremediği bir vicdan azabı gibi içinde yaşayıp yaşlılığına dek onu kovalıyor. Uzaktan bakınca ünlü, başarılı, harika filmler yapmış bir adam görüyoruz ama içinde ailesinin kurallarını yıkıp geçmiş asi, biraz da kırık bir çocuk. Hatta röportajın bir yerinde eski halinin şimdi dönüştüğü kişiyi görmekten memnun olmayacağını söylüyor. İnsanın neye ulaşırsa ulaşsın kendini sorumlu ve bağlı hissettiği çocukluktan, doğup büyüdüğü yere olan ilginç bağından kurtulamayacağını anlıyorum. 

''I’ve failed you simply by being as I am''  (Seni, sadece olduğum gibi olarak hayal kırıklığına uğrattım) 

Bu duyguyu ben de sık sık yaşıyorum, kimse artık benden açıkça bir şey talep etmese bile sadece kendim olmak isteyerek ve bu doğrultuda kararlar alarak kendi kendime bu hissi yaşıyorum. Kararlarım yanlış gibi geliyor. İçimden bir ses beni korkutuyor, yolumdan döndürmeye, herkesin gittiği yola sokmaya çalışıyor. Son yıllarda durmaksızın verdiğim mücadele kendi iç sesimle. Başkalarının yorumlarına kulağımı tıkamaya çalışıyorum. Ama demek çocukluktan beri gitmemiz istenen yollar öyle net çizilmiş ki biraz sapmaya göreyim arabanın yanlış yönü belirten sensörü gibi sinir bozucu bir sesle çalmaya başlıyor iç ses. Yanlış yöne gittiğimi söyleme hakkı buluyor kendinde. Onu da suçlayamıyorum. Ona bunun yanlış olduğunu öğretenler, okullarda, evde, sokakta durmaksızın bunu tekrarlayanlar hatalı. 

Almodovar'ı derinden anladığım o röportajdan bazı kısımlar aşağıda:

 “I’ve failed you simply by being as I am.” 

“In fact, I was never the son my parents wanted. I mean, I think that they really loved me. But it’s something I realised at a very young age.”

“I was born in 1949 and La Mancha was highly conservative, extremely backward. My parents were effectively living in the 19th century and they gave birth to a son who was almost like a 21st-century child.

“So there was a massive gap between their expectations and mine. They wanted me to stay in the village, get married, get a job in a bank. In fact, they did find me a job in a bank and I turned it down. I just hated village life. I was horrified by it, even when I was little. So much inbreeding. Everyone looking inwards and at each other. The only thing that mattered was what your neighbours were doing and what they thought of you. So for me, it was hell. All I wanted to do was get out, run away.”

Kaynak: https://www.theguardian.com/film/2019/aug/11/pedro-almodovar-interview-pain-and-glory-deep-down-i-know

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf