Dönüşmek



Ne zaman bir kutlama amacıyla şöyle bir masaya otursak,  3 Kıtayı bir araya getiren bir masa olmakla gurur duyarız. Son zamanlarda tanıştığım herkes aktivist, vegan, doğa aşığı, feminist, bisikletçi, yogacı, geri dönüşüm hastası, tüketim karşıtı. Bu masadakilerin çoğu da dahil ki onlarla son zamanda tanışmadım. Bu nasıl oluyor merak ediyorum. Bu kadar farklı kültür ve sosyo ekonomik düzeyden gelip aynı masaya oturmuş bu kadar insan, nasıl bunca ortak paydada buluşabiliyor. O kadar aynı fikirdeyiz ki bazen tartışacak sınırlı sayıda şey bulabiliyoruz. Herkes kendi ülkesinden örnek veriyor, ancak örneklerde farklılaşıyoruz. Bu işte bir terslik var diye düşünüyorum ne zamandır. Sanki teoride böyle, pratikte değiliz. Aktivist ve vegan olmanın, kadın haklarını savunmanın kolay olduğu bir yerde, kendimizi zor şartlarda mücadelesine devam eden, ses çıkaran kadınlarla nasıl denk tutabiliriz. Altı ay önce vejeteryan olduğumdan beri tek bir gün ne yiyeceğim sıkıntısı çekmedim. Her şey veganlara yönelikti zaten ve ülkenin normal pahalılığından daha pahalı değildi.  Atıklarını ayrıştırman için apartmanın önüne altı ayrı çöp bidonu koymuşlar,üzerine de dev harflerle yazmışlar.  Tek yapman gereken plastikle, camı, metali, kağıdı ayırt edebilen gözlere sahip olmak. İstediğin kıyafeti giyip istediğin konuda eylem yapmak için sokağa dökülebiliyorsun. Bir konserde LGBTI bayrağı taşıdın diye hapislere düşüp tecavüze uğramıyorsun, bedel ödemiyorsun, ölmen gerekmiyor. Büyük bir çoğunluk senin gibi düşünüyor. Büyük çoğunluk yere atılan tek çöpün hesabını sorup, bisiklet yolu yerine kaldırımdan giden bisikletliyi uyarıyor. Açık açık ırkçı olursan dışlanırsın, biri uyarır. O kadar çok spor yapan görürsün ki etrafında spor artık rüyalarına girmeye başlar. Pencereden gizli gizli izlediğin bahçedeki yogacı kadını evde taklit edersin. Bu şartlara sahipken, bu konfor alanında aslında hiçbir şeyden vazgeçmeden, hiç zorlanmadan, bedel ödemek zorunda kalmayacağını da bilerek , başka yerlerde dönüşmenin zor olduğu şeylere dönüşürsün. Bisikletçi olabilirsin mesela. Bisiklet yolu olmayan yollarda bisiklet sürenlerin ne yaşadığını ömür boyu bilmeden yaşayabilirsin. Fikrini ifade ettin diye hapishaneye düşme ihtimali ne demek bilmezsin. Bir Rus hapishanede dövülerek öldürülen erkek arkadaşından bahseder. Masal gelir, uzak gelir. Duyar geçersin. Burada böyle bir şey ihtimal dahilinde bile değildir. Ki bu da çok güzeldir. Kimsenin de suçu değildir ve hatta olması gerekendir. Bazen bu ideal dünyayı suçluyorum, başkalarının bedel ödeyerek eriştiklerine dünyaya gözlerini açar açmaz erişiyorlar diye. Kendime de soruyorum, neden İstanbul'da vejeteryan olmayı gerçekten denemedim. Neden zorluklar üzerime üzerime gelince, Gezi'ye Gezi demek suç olmuşken, bir hak savunmaktan korkar hale gelmişken aktivizmi yalnız yazıya bıraktım? Gittiğim 8 Mart yürüyüşleriyle övündüm bir tek. İçimi cız ettiren hiçbir şeyden bahsedemez hale geldiğimde aktivizmim nereye gitti merak ediyorum. Konuşunca başına bir şey gelmeyeceğini bildiğin yerden konuşmak ne kolaymış. Kapımın önündeki çöpleri aç kediler patlatır, çöpün suyu sokağa akarken bu hararetli geri dönüşümcü ruhum neredeydi acaba? Neden şartlar müsait olmayınca topluluğa uyuyor, şartlar müsait olunca yine topluluğa uyuyorum. Diğerleri de benim gibi mi merak ediyorum. Ülkelerinde nasıl bir hayatları vardı, neden burada birleştik? 
Bazen hiç yoktan iyidir diye düşünüyorum. Yani  en azından iyi bir şeylere dönüşmüşüz hepimiz. Öyle ya da böyle bir yerden başlamışız. 
Yaşadığın çevrenin, arkadaşlarının, mahallenin, apartmanının bile nasıl davranacağında, nasıl birine dönüşeceğinde bu denli etkili olması inanılmaz. Onca kitap oku, belgesel izle, bir komşudan öğrenebileceğin kadar çevrecilik, spor,  geri dönüşüm öğrenemez, öğrensen de uygulayamazsın. 
Ev arkadaşım Norveç'te bir adadaki hapishaneden bahsetti, mahkumların kendine ait büyük odaları varmış, deniz kenarında yürüyüşe çıkmaları serbestmiş. Tam bu olaydan önce de Rus olan, Rus hapishanelerinde kaybolan insanlardan bahsetmişti. Bir şey demeden öylece dinledim. Kime öfkeleneceğimi, neye ve nasıl öfkeleneceğimi de bilmiyorum artık. Bazen bu kadar uç örnekler görmek sağlıklı değil diye düşünüyorum. Bazı bildiklerimi bilmemek isterdim. Bilmek omuzlarımda yük, aklımda soru, bilinçaltımda huzursuzluk olarak birikiyor. Şimdilik biriktiriyorum. Bundan ne çıkacak merak ediyorum. Sonunda ben neye dönüşeceğim? 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf