İyi ki doğdun başkan!


Bugün buradaki yöneticimin doğum günüydü. Onu geldiğim ilk andan beri çok seviyorum. Biri beni onu izlerken görse sapık sanabilir. Büyük dikdörtgen bir masada, çok kalabalıksak eğer, ben muhakkak masanın bir köşesinden onu izliyorumdur. Kiminle nasıl konuşuyor, bir şeyi nasıl istiyor, karşısındakini nasıl dinliyor. Daha önce bizi evine davet ettiğini ve  hiçbirimizin yardım için  mutfağa girmesine izin vermediğini yazmıştım (gerçi sonra bulaşık makinesi bozulmuştu ve bulaşıkları yıkamak için zar oyunu oynamıştık). 
Bizimki hep taktığı balıkçı şapkasını takar yaz ayları, çizim yeteneği kuvvetlidir, bir yerde uzun süre otursun cebinden kalemini çıkarır bulduğu peçeteye çizmeye başlar. Yaramaz bir çocuk gibi çizimlerini gizlice etrafındakilere gösterir. Esprilidir, güler yüzlüdür, ama yapmacık bir güler yüzlülüğü yoktur. Sen konuşurken gerçekten dinler ve alakalı sorular sorar. Her birimizin geldiği ülkeye dair bir şeyler mutlaka bilir, meraklıdır. Yanında huzursuz olmana izin vermez. Onun ortama girmesi hem herhangi birinin ortama girmesi gibidir hem de değildir. Onu izlerken insan saygının illa korku demek olmadığını görür. Bu yıllarca savunduğum bir şeydi, itaat ve korku iliklerimize o kadar işlemiş ki herhangi bir yönetici otoritesinin zekaya ve kibarlığa bağlı bir saygı uyandırabileceğine inanamıyoruz. Belki o yüzden onu bu kadar dikkatli izliyorum. Ne yaptığını anlamaya çalışıyorum, ya da nasıl yaptığını. Sonra, onun aslında çok da bilinçli bir şey yapmadığını görüyorum. Sadece olduğu gibi oluyor. Onun olduğu gibi olması hepimizin onu sevmesine yetiyor.
Yukarıdaki maile benzer bir maili hayatımda kimseye atmamışımdır. Ona atmak geldi içimden, uzun uzun düşündüm, dilim döndüğünce yazdım. Nasıl kötü yöneticileri sabahtan akşama eleştirip taş üstünde taş bırakmadıysam, iyinin de kendince hakkını vermek, üzerimde yarattığı etkiden onu haberdar etmek istedim. Belki böylece o da olduğu gibi olmaya devam eder ve yarın benim yerime gelecek kişi ne kadar harika bir yönetici ile çalıştığına en az benim kadar şaşırır. 
Bu maili burada saklamak istememin bir sebebi de kendi kişisel hafızamı canlı tutmak. Bir gün bu hissi yaşadığımı unutmamak, bundan sonra herhangi bir kadere kendi kendimi mahkum etmemek. O kadar çok duydum ki 'ama herkes yöneticisinden nefret ediyor' argümanını, nefret etmeyi geçtim bu derece hayranlık besleyeceğim biriyle karşılaşacağımı hiç ummuyordum. Demek sorun bende değilmiş, demek böyle bir düzen de mümkünmüş. Demek bütün mazeretler, ama burada öyle olmazlar, sistemi sürdürebilmek için bize anlatılan masallarmış ve biz de inanmayı tercih ediyormuşuz.

İyi doğdun Mogens, senden dünyaya daha fazla lazım!




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fransız kadınları epilasyon yapmaz

la vie d'Adele

Deniz Feneri - Virginia Woolf